
31 Mayıs 2008 Cumartesi
TATİL MODUNA GİRDİM...

28 Mayıs 2008 Çarşamba
SIRRIMI SÖYLÜYORUM...

26 Mayıs 2008 Pazartesi
İRMİK TATLISI

Malzemeler:
irmik unu (12 yemek kaşığı)
şeker (12 yemek kaşığı)
süt (1 litre)
tereyağ (1 yemek kaşığı)
Kakaolu Bisküvü (1 büyük boy, 1 küçük boy)
Yumurta sarısı (1 adet)
Yapılışı:
İrmik, şeker ve sütü koyup karıştırıyoruz.Bu arada tereyağını ve yumurta sarısını da ilave ediyoruz.Karışım daha sonra muhallebi kıvamına gelinceye kadar karıştıyoruz.Borcamı sudan geçirip,içi nemli iken karışımın yarısını borcama döküyoruz ve spatula ile veya kaşıkla düzleştiriyoruz ve üstüne kakao bisküvilerini diziyoruz.Kalan karışımıda bunun üzerine döküp tekrar düzleştiriyoruz.Kakaolu bisküvinin kalanını da rondoda geçirip tatlının üzerine döküyoruz.Ceviz,fındık da olabilir.Daha sonra buzdolabında bir kaç saat kalıplaşıp soğumasını bekliyoruz.Afiyetle yiyoruz.
25 Mayıs 2008 Pazar
KENE VÜCUTTAN NASIL UZAKLAŞTIRILIR?
Yaz aylarının yaklaştığı şu dönemlerde hepimiz çocuklarımızla birlikte doğayla daha çok haşır neşir olmak istiyoruz. Artık bu keneler her yeri istila etmiş durumda.Bitkilerin otların olduğu her yerlerde olabilir.Aşağıda yüklediğim video ise bu konuda sizi bilgilendirecektir.Bunu bir arkadaşım bana mail olarak atmış.Ben de sizlerle paylaşmak istedim.ÇOK ÖNEMLİ!!!..

23 Mayıs 2008 Cuma
KÜÇÜK KIZIMDAN İNCİLER...

aç= aç
al= al
alma=elma
aci=acı
aya=ayak
ayna=ayna
aaj=ağız
amannn düdüd=aman araba diyerek tedirginliğini dile getiriyor araba gördüğü zaman.
ahhh mamam=Bir şeyi başardığı zaman hah tamam,oldu anlamında başardım anlamında kullanıyor.
ades=hades Selena'daki hadesin ismini söylüyor
nenena=selena diyor.Selena'nın şarkısını bile söylüyor.
hop hop=Kalk diyor. Oturan kişinin elinden veya parmağından tutup hop hop diyor.
göj=göz
üdü=ütü
Atatüd=Atatürk diyor.Atamızı çok iyi tanıyor
aydede=aydede
aba=abla
abaci=ablacığım
annecim=anneciğim
abi=abianne=anne
annennenne=anneanne (ortadaki nenneyi epey bi uzatıp çok komik oluyor)
bebe=bebek (kendisini gösteriyor)
ba= balon,top
baa=yok (mesela top nerde kızım diyoruz.Avuc içlerini yukarı doğru gösterip baaa diyor.Yani yok)
baba=baba
babaci=babacığım
babaanne=babaanne
bag=bak
bej=bez
dido dido=dido şarkısını söylüyor
ciii= su ve süt (bunları istediği zaman birde uzatması yok mu ciiiiiii)
cicak=Dayısına cicak diyor, kaşık,çatala da cicak diyor ne bağlantı çözemedik.
cicah=birşey yaptığı zaman bir daha olmasın yapma tamam mı dediğimiz zaman suçlanır vaziyette mahçup şekilde cicah diyor.Tamam galiba
cihh=burada (haniymiş benim kızım dediğimiz zaman cihh deyip kendini gösteriyor)
dede=dede
del=gel
eli=elif
emeğ=ekmek
el=el
et= ne yedin kızım desek Ne olursa olsun et yedim diyor kolayına geliyor galiba.
dud=tut
vey=ver
müme=düğme
düddüd=araba
lala=yala
umah=öp
müjj anne=müzeyyen anne
otu=oturmak istediği zaman der
ciş=çiş
uba=tuba
uç=üç
biy=bir
beş=beş
idiii=iki
parg=park
üç be=herhalde ablasının sınıfını söylüyor
enes=enes
dadeş=Kardeş
mum=mum
des=ders
on=0n
Şu an aklıma gelenler bunlar, hatırladıkça ilaveler yapacağım.Ama şaka maka epey kelime ile derdini anlatacak duruma gelmiş benim bıcırık kızım.Mayıs ayı itibari ile yani iki yaşında bu kadarcık kelime kullanabiliyor.Oysa ablası çok erken konuşmuştu ve çok net herşeyi anlatabiliyordu.Bebişim sanki biraz geç kaldı gibi, ne dersiniz?
MASAL DİYARLARINA YOLCULUK...
Etiketler:
AKTİVİTELERİMİZ,
Gezip,
Gördüklerimiz,
Tatil Notlarımız
21 Mayıs 2008 Çarşamba
KADIN OLMAK...

SELAM KUŞUM...:))
Yoksa senide bu dünyada bir yaralayan mı var,Ürkek değilsin,Lakin bezgin bir halin var.
Ben sana iyice yaklaştığım zaman bile benden korkup kaçmadın.Yoksa kaybedecek birşeyin olmadığı için mi, yoksa kanadın mı kırık neden? Neden oysa ben senin ürküp benden kaçmanı beklemiştim. Hoş bu duruşun bana bu güzel görüntüyü sundu ama neden güvercinim? Söyle bir derdin mi var?Yanına yaklaştığımda al götür, ne yapacaksan yap? Umursamıyorum artık ne sizi, ne de bu hayatın kendisini der gibi baktım yüzüme.O bakışın bana çok şeyler anlatıyordu ama anlayana.Oysa ben sadece seni kendi fotoğraf karemin içine alabilmek derdindeydim .Heyecanım senin bana atmış olduğun bakışın manasını anlamama engel oldu.Keşke dilin olsaydı da konuşsaydın.Kimbilir neler vardı anlatacağın, o küçücük yüreğin de neler gizliydi kimbilir...
18 Mayıs 2008 Pazar
TİPİK PARK ETME YÖNTEMİ :(


17 Mayıs 2008 Cumartesi
BEBİŞİME SEVGİLERİMLE...
14 Mayıs 2008 Çarşamba
DEĞMEYİN KEYFİME...
11 Mayıs 2008 Pazar
TAKI ÇALIŞMALARIMIN DEVAMI...
Bugün yine hafta sonu ve bitmek üzere.Yarın pazartesi sendromu ile açılışı yapacağız.Ama hafta sonumuzu ne kadar güzel geçirirsek, mesai de olduğumuz günlerde o kadar rahat geçiyor.Biz daha çok hafta sonumuzu doğayla başbaşa geçirmeye çalışıyoruz.Mesela bugün Yemyeşil alanlarda çocuklarımızla koştuk, ip atladık, uçurtma uçurduk, tahtıravalliye bindik,çiçek topladık. vs. diyorum çünkü saya saya bitiremiyeceğim.Kısacası çocuklarımızla birlikte bizde çocuk oluyoruz.Hem onlar bu durumdan mutlu oluyor, hem bizde tekrar çocukluğumuzu yaşıyoruz.Böyle olunca daha bir enerjik hissediyoruz kendimizi.Ancak en önemlisi çocuklarımızın daha sağlıklı ortamda bulunması ve oynaması.Mesela artık alışveriş merkezlerinden böö geldi.Çünkü boğuluyorum.İnsanlar inanılmaz alışveriş canavarı olmuşlar.Bana göre o insanlar yaşamasını bilmiyor.Hafta sonu ne etkinlik yapılır? Tabii ki alışveriş merkezlerine gidilir. Gerekli gereksiz alış veriş yapılır.Yazık!..Resmen alışveriş canavarı olmuş bir toplum görüyorum.Biz alışverişe sadece ihtiyaçlarımızı almak için uğruyoruz. Onda da dediğim gibi boğuluyorum ve çocuklarımı o ortama gezmeye diye götüremem kusura bakılmasın.Hal böyle olunca da Türk toplumunun bu düşkünlüğünden sağımda solumda alışveriş merkezleri açılır oldu.Hatta yan yana alışveriş merkezleri bile var.Buradan isimlerini vermek istemiyorum.Bence yeşil alanların sayısı artırılsa çok daha iyi.Buna rağmen ne hikmetse yetmiyor kardeşim insanlara.Nereye yeni bir alışveriş merkezi açılmış tıka basa dolu.Gitmediğim halde nereden biliyorum diyeceksiniz.Sağdan soldan duyuyorum veya ihtiyaçlarımız için gittiğimizde zaten o ihtiyaca yönelik hareket ettiğimiz halde görüyoruz.Ben insanlarımızı doğaya davet ediyorum.Hem daha sağlıklı, hemde daha huzur dolu gün geçirmiş olurlar ve de gereksiz tüketim yapmamış olurlar.İnanın çok daha dinlenmiş ve mutlu olursunuz.Haaa! sadece doğa değil tabii...Bugünkü aktivitemiz bu olduğu için bu konuya değindim.Ayrıca tiyatroya gitmekte bizim vazgeçilmez bir tutkumuzdur.Sinema da olabilir ama çok seyrek yaptığımız birşey.En son kızımla birlikte Winx filmine gitmiştik.Yine çocuk filmi izleyerek başka bir hayal alemine yolculuk yapmıştık kızımla...O gün de çok eğlenmiştik...
10 Mayıs 2008 Cumartesi
BANA DAİR...

Yine geldim yazmaya.İnsanın içindekileri dökebilmek, duygularını paylaşabileceği günlük vazifesi gören bu bloğuma teşekkürler.Ben de uzun zamandır uzaktan takip ederdim.Çocukluğumdan beri de şiirler ve hikayeler yazardım.Duygularımı da.Eskiden o kadar çok şiirler yazmıştım ki, fakat bir arkadaşım o defterimi alıp daha sonrada bende değil diyerek vermemişti ve o gün çok üzülüp, şiir yazmaktan bir anda kopmuştum.Çünkü emeklerim yok olmuştu.Bilemiyorum çocukluk olduğu için mi bu kadar üzülüp birden hevesim, yeteneğim kırılmıştı.Yoksa bahane miydi? Ama Yazmak güzel.Ben yazacağım; yazılarım ister okunsun, isterse okunmasın.Zaten İş arkadaşlarımdan kimsenin haberi yok bu bloğumdan.Neden mi? Çünkü özgürce yazmak için. O an hangi duygu da olabilirim bilemiyorum. Sadece özel bazı arkadaşlarıma verdim.Onlarında takip edip etmediklerini bilemiyorum.Dediğim gibi kendim için yapıyorum.Yazmak istiyorum ve yazıyorum.inşaallah yazmaya da devam edeceğim.Bazen karışık duygular içinde olabiliyorum.Sarmaşık gibi yani.Kendimi çözemiyorum.Çözemediğim zamanda kendimi nasıl ifade edeceğimi bilemiyorum.Ama yine de yazmak istiyorum.Şu an hayatım çok renkli geçmiyor.Öncelikle çalışıyorum, ev kadınıyım, anneyim sorumluluklarımdan pek birşey yapamıyorum.Küçük kızım daha hiçbirşeyin farkında değil ve ona endeksliyiz.Onun peşinde koşuşturuyoruz.Tabii ki de ona ayırmış olduğumuz vakit doğal olmakla beraber son derece hoş vakitler oluyor.Büyük kızıma da vakit ayırıp, onunlada ilgilenmek gerekiyor.O da henüz sekiz yaşında ve bizim ona olan ilgimiz onu daha çok mutlu ediyor.Bazen ufaklık daha çok zamanımızı alabiliyor.Ama ikisini de ihmal etmemeye çalışıyoruz.Belki bir-iki yıl sonra Allahın izniyle rahatlarız diye düşünüyorum.
9 Mayıs 2008 Cuma
DOYUMSUZ GÜZELLİK
Bugün ne yaptım ben?..
Bütün günümü anlatmayacağım tabii ki...
Sadece kendime ayırdığım zamanı anlatacağım...
Bunu ne zaman mı yapıyorum? Tabii ki öğlen yemek saatinde. Artık her öğlen yemekten önce müthiş bir yere doğru yürüyorum.Tarifi imkansız güzellikte bir yer burası.Görmek lazım.Oraya vardığım zaman beni yemyeşil bir tabiat, hafif bir rüzgar ve kurbağa sesleri karşılıyor.Çok derinlere, uzaklara bakıyorum.İnanın oralar bile bir başka güzel. İşte hayat bu diyorum.En kısa zamanda eşimi ve çocuklarımı da getirmeliyim.Bu güzelliği onlara da tattırmak istiyorum.Orada olduğum zaman hayatın stresli ortamından uzaklaşıyorum.Kopuyorum o an hayattan!..O yeşilin kokusunu taa içime kadar çekiyorum.Göletteki balıkları, suyun dalgalanışını, güneşin suya aksettiği altın rengindeki yansımalarını seyrediyorum.Kurbağaların vurak vurak sesleri bile insana ayrı bir huzur veriyor...Ve son olarakta hafif rüzgarın yüzümü okşamasından inanılmaz haz alıyorum.Doyum olmuyor canım.Ben böyle mutlu oluyorum.Zaman zaman hayatın stresinden uzaklaşmak için kendimize böyle fırsatlar yaratmak lazım...
Bütün günümü anlatmayacağım tabii ki...
Sadece kendime ayırdığım zamanı anlatacağım...
Bunu ne zaman mı yapıyorum? Tabii ki öğlen yemek saatinde. Artık her öğlen yemekten önce müthiş bir yere doğru yürüyorum.Tarifi imkansız güzellikte bir yer burası.Görmek lazım.Oraya vardığım zaman beni yemyeşil bir tabiat, hafif bir rüzgar ve kurbağa sesleri karşılıyor.Çok derinlere, uzaklara bakıyorum.İnanın oralar bile bir başka güzel. İşte hayat bu diyorum.En kısa zamanda eşimi ve çocuklarımı da getirmeliyim.Bu güzelliği onlara da tattırmak istiyorum.Orada olduğum zaman hayatın stresli ortamından uzaklaşıyorum.Kopuyorum o an hayattan!..O yeşilin kokusunu taa içime kadar çekiyorum.Göletteki balıkları, suyun dalgalanışını, güneşin suya aksettiği altın rengindeki yansımalarını seyrediyorum.Kurbağaların vurak vurak sesleri bile insana ayrı bir huzur veriyor...Ve son olarakta hafif rüzgarın yüzümü okşamasından inanılmaz haz alıyorum.Doyum olmuyor canım.Ben böyle mutlu oluyorum.Zaman zaman hayatın stresinden uzaklaşmak için kendimize böyle fırsatlar yaratmak lazım...
Etiketler:
BANA DAİR,
DUYGU VE DÜŞÜNCELERİM,
HAYATA DAİR
ANNE FEDAKARDIR...
Annelik duygusu çok yücedir.Anneler fedakardır.Dünya evlatları etrafında döner.Kendi hayatlarını evlatlarına adarlar.Onların mutluluğu, sağlığı ve huzuru için ellerinden ne gelirse yaparlar.Onları anlatmaya kelimeler bile yetersiz kalır.Buradan en başta kendi anneciğimin ve bütün annelerin anneler gününü kutluyorum.
Annelik duygusunu aşağıdaki hikaye en güzel bir şekilde anlatmış daha fazla birşey söylemeye gerek yok sanırım.
Annemin yalnızca bir gözü vardı.Ondan nefret ederdim.Çünkü bu durum beni utandırıyordu.Ailemizi geçindirmek için okulda aşçılık yapardı...İlkokulda iken bir gün annem bana "merhaba" demeye gelmişti.Yerin dibine geçmiştim.Bunu bana nasıl yapabilirdi?Onu görmezden geldim,ona nefretle baktım ve oradan kaçtım.Ertesi gün sınıfta bir arkadaşım dedi ki;"Eeee,senin annenin yalnızca bir gözü var!"Yerin dibine girmek istedim.Ve de annemin ortadan kaybolmasını...Bu yüzden o gün onunla karşılaşınca dedim ki;"Beni gülünç duruma düşüreceğine ölsen daha iyi!!!"Annem karşılık vermedi.Dediklerim hakkında bir saniye bile durup düşünmedi çünkü çok kızmıştım.Onun duyguları beni ilgilendirmiyordu.Onu evde istemiyordum.Çok çalıştım ve Singapur'a okumaya gittim.Sonra evlendim.Kendi evimi aldım.Çocuklarım oldu ve hayatımdan memnundum.Bir gün annem beni ziyarete gelmişti.Kaç yıldır beni görmemiş ve torunlarını tanımamıştı.Kapıya gelince çocuklarım ona güldüler.Ona"Evime gelip çocuklarımı nasıl korkutabilirsin?HEMEN BURADAN GİT!!" diye bağırdım.Buna annem sessizce"Kusura bakmayın.Yanlış adrese geldim galiba."dedi ve gözden kayboldu.Bir gün mezunlar için okuldan bir mektup aldım.Karıma"İş seyahatine gidiyorum"diye bahane uydurdum.Mezunlar toplantısından sonra sırf meraktan eski eve gittim!!!Komşularım,annemin öldüğünü söylediler.Hiç üzülmemiştim..Bana verilsin diye annemin bıraktığı bir mektup verdiler..."Sevgili oğlum,Her zaman seni düşünüyorum...Singapur'a gelip çocuklarını korkuttuğum için üzgünüm.Mezunlar gününe gelceksin diye çok sevinmiştim.Ama seni görmek için yataktan kalkabilir miyim bilemiyorum.Sen büyürken sürekli bir utanç kaynağı olduğum için üzgünüm.Biliyor musun?..Sen çok küçükken bir kaza geçirmiştin ve tek gözünü kaybetmiştin.Anne olarak senin tek gözle büyümene dayanamazdım.Bu yüzden sana kendi gözümü verdim.O gözle benim yerime görüyorsun diye seninle o kadar gurur duyuyordum ki..!!Bütün sevgimle... Annen.....
Annelik duygusunu aşağıdaki hikaye en güzel bir şekilde anlatmış daha fazla birşey söylemeye gerek yok sanırım.
Annemin yalnızca bir gözü vardı.Ondan nefret ederdim.Çünkü bu durum beni utandırıyordu.Ailemizi geçindirmek için okulda aşçılık yapardı...İlkokulda iken bir gün annem bana "merhaba" demeye gelmişti.Yerin dibine geçmiştim.Bunu bana nasıl yapabilirdi?Onu görmezden geldim,ona nefretle baktım ve oradan kaçtım.Ertesi gün sınıfta bir arkadaşım dedi ki;"Eeee,senin annenin yalnızca bir gözü var!"Yerin dibine girmek istedim.Ve de annemin ortadan kaybolmasını...Bu yüzden o gün onunla karşılaşınca dedim ki;"Beni gülünç duruma düşüreceğine ölsen daha iyi!!!"Annem karşılık vermedi.Dediklerim hakkında bir saniye bile durup düşünmedi çünkü çok kızmıştım.Onun duyguları beni ilgilendirmiyordu.Onu evde istemiyordum.Çok çalıştım ve Singapur'a okumaya gittim.Sonra evlendim.Kendi evimi aldım.Çocuklarım oldu ve hayatımdan memnundum.Bir gün annem beni ziyarete gelmişti.Kaç yıldır beni görmemiş ve torunlarını tanımamıştı.Kapıya gelince çocuklarım ona güldüler.Ona"Evime gelip çocuklarımı nasıl korkutabilirsin?HEMEN BURADAN GİT!!" diye bağırdım.Buna annem sessizce"Kusura bakmayın.Yanlış adrese geldim galiba."dedi ve gözden kayboldu.Bir gün mezunlar için okuldan bir mektup aldım.Karıma"İş seyahatine gidiyorum"diye bahane uydurdum.Mezunlar toplantısından sonra sırf meraktan eski eve gittim!!!Komşularım,annemin öldüğünü söylediler.Hiç üzülmemiştim..Bana verilsin diye annemin bıraktığı bir mektup verdiler..."Sevgili oğlum,Her zaman seni düşünüyorum...Singapur'a gelip çocuklarını korkuttuğum için üzgünüm.Mezunlar gününe gelceksin diye çok sevinmiştim.Ama seni görmek için yataktan kalkabilir miyim bilemiyorum.Sen büyürken sürekli bir utanç kaynağı olduğum için üzgünüm.Biliyor musun?..Sen çok küçükken bir kaza geçirmiştin ve tek gözünü kaybetmiştin.Anne olarak senin tek gözle büyümene dayanamazdım.Bu yüzden sana kendi gözümü verdim.O gözle benim yerime görüyorsun diye seninle o kadar gurur duyuyordum ki..!!Bütün sevgimle... Annen.....
6 Mayıs 2008 Salı
HİÇBİRŞEY SAKLI KALMIYOR...
Şimdi gelelim Hıdırellez ile ilgili anıma...Ben ilkokul yıllarında iken birgün günlerden hıdırellezdi. Annem komşumuzla hıdırelleze ait anısını anlatıyordu.Dilekler yazılırmış, çiçeklerin kökleri kazınıp, konurmuş,üzeri iyice kapatılırmış.Ben de bunu duyunca okula gittim.Üç kafadar arkadaşıma bunu anlattım.Daha sonra bizde yapmaya karar verdik.Herbirimiz çocukça dileklerimizi kağıtlara yazdık.Birbirimize söylememe kararı aldık.Teneffüs saatinde okulun arka bahçesine gittik. Arka bahçedeki ağacın dibini çubuklarla iyice kazıyıp kağıtları koyduk.Üzerini de iyice kapattık.Teneffüs zili çalmıştı.Biz hala oradaydık.Sınıfa da biraz geç girmiştik.Fakat bizden de geç giren iki erkek arkadaşımız olmuştu.Neyse ders başladı.Diğer teneffüs saati geldi. Öğretmen dışarı çıktıktan sonra erkek arkadaşlarımız "arkadaşlar sessiz olun şimdi size birşeyler okuyacağız" diyerek bizim yazdığımız kağıtları okuyup, bizi yerin dibine sokmuşlardı.meğerse herşeyi duyup yaptıklarımızı takip edip, bizim arkamızdan o kağıtları oradan çıkarmışlar...Ne diyeyim çocukluk işte...Özelimize girmişler...Yine o zamanki durumda utanç verici bir gündü ama bugün yine yüzümde tebessüm oluşturan komik bir anı olarak kalmıştır.
4 Mayıs 2008 Pazar
AMACINA YÖNELİK KULLANAMADIM...

2 Mayıs 2008 Cuma
HAYATA DAİR...
Kendini tanımak için çaba göster ve kendin ol.Dürüst, saygıdeğer ve mutlu olmaya çalış.Kendinle barışık olduğun zaman herşey yolunda gider.Fazla hırslı olma.Büyümeye ve değişmeye açık ol.Hiçbir zaman yalnız olduğunu düşünme.Ailen, dostların,Allah ve koruyucu melekler her zaman yanındadır.İçinde yanıp tutuşan şeyin ne olduğunu keşfet ve onun üzerine git.Onunla uğraş,sevdiğin için yap.Onun sana verdiği güç sayesinde hayatın zorlukları ile başa çıkabilirsin, bunu unutma. Bazı şeyleri hemen yapmak daha doğru olur.Çünkü biriktirmek iş yükünü artırır.Herşeyin zamanında yapılması gerekir.Bazılarını da ertesi güne bırakmak daha iyidir.Zor olsa bile dinlenmeye ve hayatın tadını çıkarmaya da zaman ayırmak gerekir.Zamanla bazı şeylerin şimdi, bazı şeylerinde planlı yapmanın daha doğru olduğunu anlarsın.Eğer evini yüreğinde taşırsan yüreğin de oradadır.Orada çarpıyordur.Toplumun etkin bir üyesi olmalısın ki seni daha sevimli ve çekici kılsın.Basit iyiliklerin ve düşünceli hareketlerin bile çok önemli olduğunu yaşayarak öğreneceksin.Gereğinden fazla kaygısız davrandığın vakit hayat sana güçlük çıkaracaktır.Bu da kararlarında sana telkin olacaktır.Kim ve nerede olduğunu asla unutma.Kendine soru sormaktan asla vazgeçme.Unutma en büyük keşifler sorulara cevap aranırken ortaya çıkar
1 Mayıs 2008 Perşembe
1 MAYIS

Kaydol:
Kayıtlar (Atom)