26 Ağustos 2009 Çarşamba

Son Ödülümü Aldım, Bloğumu Ortak Alana kapatıyorum...

Evet, benim ödülümde sevgili Aysed'den geldi. Ekibinizle birlikte sevgili şirinem e çok teşekkür ediyorum. Ancak başlıktan anlaşılacağı gibi bloğumu ortak alana kapatmak istiyorum. Nedeni ise yazmaya çok vakit bulamam ve bana gelen yorumlara cevap veremem. Beni izleyen arkadaşlarımdan çok özür diliyorum. Bloklarımı sadece kendi özel alanıma alıyorum.Amacım sadece burada okuduğum kitapların özetini fırsat buldukça girmek ve de kendi yapmış olduğum çalışmalarımı arşiv amaçlı kullanmak istemem. Sadece kayıt altında tutmak istediğim konu ve çalışmalarım, okuduklarım için hepten kapatmama, sadece ortak alana kapatma kararı aldım. Bunu uzun zamandır düşünüyordum. Burada çok güzel dostluklar kazandık.Herkese çok teşekkür ediyorum. Ziyaretleriniz, beğenileriniz ve güzel yorumlarınız ile çok destek verdiniz. Buradaki dostlukları gerçek hayata taşıdığım arkadaşlarımla zaten maille, telefonla görüşüyorum. Yine mail ile bana ulaşabilirsiniz.

Bloglara işyerinden ulaşamadığımızı yazmıştım. Şu an ise evdeyim. Pazar akşamı belimi incilttim ve yürüyemez, oturamaz hale geldiğim için doktor rapor vermişti. İlaçlarla birlikte dinleniyorum ve bugün biraz daha iyi olduğum için yazayım dedim. Yoksa hafta sonuna kalacaktı. Belki hafta sonu da yazamayabilirdim. Çünkü arkadaşımları iftara çağırmıştım. Vaktim olamayabilirdi. Bugün yazmam isabet oldu.

Ödüle gelince, ben yine bu ödül konusundaki kuralımı bozmayayım. Ben bu ödülü herkese gönderiyorum. Bu arada ilginç hallerimizden de bahsetmemiz istenmişti. Ben aylar önce böyle bir mim konusunda kendi ilginç huylarımdan bahsetmiştim. O nedenle yazılmış ve okunmuş kabul ediyorum. Hepinize sevgi ve saygılarımı yolluyorum.


23 Ağustos 2009 Pazar

Bunlarda Benden...

Eskiden hayatımızda bilgisayar yokken, yemek ve benzeri tarifleri telefon açıp annemizden öğrenirdik. Sonra da telefonu kapatıp, aldığımız tarif üzerine ne yapmamız gerekiyorsa yapardık.Öyle böyle derken evimizin aşçısı olduk. Ancak süreklilik arzetmeyen tarifleri ben çabuk unuturum. Bir de benim bir yerlere not etme gibi bir alışkanlığım yok maalesef. Neyse ki şimdi bilgisayardaki blog ve sitelerden istediğimiz bilgilere çok kolay ulaşabiliyoruz.Eminim ki yemekten anlamayan herkes bu şekilde çok güzel şeyler ortaya çıkarıyordur. Ancak bazı bloglarda tarifler yetersiz veya tarif edilenle resimler birbiriyle uyumsuz olabiliyor. O nedenle özellikle yemek bloglarında denemiş olduğum ve sonuçtan memnun kaldığım blogları takibe alıyorum bende. Her blogda da aradığımız tarifler olamıyabiliyor. O nedenle bu konuda da takip ettiğim blogların sayısı fazla. Eskiden blog tutmadan önce çıktılar alıp dosyalamıştım birçok tarifleri.Şimdi ise gerek görmüyorum.

Şimdi ise yapmış olduğum reçellerden bahsedeceğim.Bu reçelleri de birçok bloga baktım ve kendime uyarlayarak yaptım bende. Tariflerde ölçüler vardı ama ben ölçüye uyamadım. çünkü bir kısmını reçel için kullandım, bir kısmını da suyunu kaynattım çocuklara.

Vişne Reçelim: Dediğim gibi yıkayıp, çekirdeklerini de temizledikten sonra bir kısmını reçel için ayırdım.Tencereye koydum.Aralarına bolca şeker serpiştirdim ve birkaç saat o şekilde beklettim.Daha sonra sulanmaya başlayan vişneleri kaynattım kıvama gelinceye kadar.Hiç su koymadım.Kendi suyu ile kaynadı.İndirmeye yakın da yarım limonun suyunu ilave ettim ve bir iki dakika da öyle kaynadı ve biraz soğuyunca kavanoza boşaltım.Limonun suyu zamanla şekerin içinde kristalleşmelerini önlüyormuş.Sonuç mükemmel.
Şeftali marmelatım: Dolapta biraz fazla şeftaliler vardı.Pazardan tekrar eşim alınca bende değerlendirmek adına marmelat yapmaya karar verdim. Marmelatı yaptığım sıralarda iştahım hiç yoktu.Yemek yiyemiyordum ama şeftali marmelatı benim iştahımı açtı doğrusu.
yapılışı ise; şeftalileri yıkadıktan sonra kabuklarını soyup, rondodan geçirdim ve yine kendi kafama göre şeker ilave ettim. Çok şekerli gıdaları sevmiyorum ben. Ama tadı kıvamında olmuş.Daha sonra bunu da kaynattım ve inmesine yakın yarım limon suyu da buna ilave edip bir iki dakika kaynattıktan sonra ateşten alıp, biraz soğuduktan sonra kavanozlara koydum.Tariflerde şu vardı. Kavanozlara sıcak konması ve kapağı iyice kapandıktan sonra kavanozun ters çevrilip o şekilde muhafaza edilmesi yazıyordu. Sanıyorum uzun süre bu şekilde dayanıyormuş. Benim yaptıklarım fazla olmadığı için, çabuk tükeneceğinden ben öyle yapmadım. Birde kapaktan sızma yaparsa diye pek cesaret edemedim de.Belki bunun için özel kavanozlar kullanıyorlardır...Yapacak olan arkadaşlara kolay Gelsin ve Afiyet olsun...Sevgiler...

19 Ağustos 2009 Çarşamba

:)))))

Ben bu kitap kurdu ayraçlarını çok sevdim. Bende Sevgili Betül Hanım'ın bloğunda görüp örmüştüm daha öncesinde.Önceki ördüklerimi de burada yazmıştım. Fırsat buldukça rengarenk örmek istiyorum. Eşe dosta da hediye ederim. Bunu da bir arkadaşım için yapmıştım. Sarı renkle de çok hoş oldu ama.

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Yeni Saçlarım...

Yaklaşık iki yıl öncesi saçlarımı uzun iken kısacık kestirmiştim. Nedeni ise doğumdan sonra aşırı dökülmesi idi. Kel kalmaktan korkup ani kararla kuaförün yolunu tutmuştum.Sağdaki resimde,saçlarımın yine birazcık uzamış hali ile görünüyorum. Arşivlerden bunu bulabildim şu an.Sonra da defalarca kesildi saçlarım.Benim saçlarım dalgalı olduğu için uzadıkça kabarıyordu ve bağlanamadığı için de sürekli kestirmek zorunda kalıyordum ama sonra kısa saçlarımdan sıkılmaya başlayınca inat ettim ve kuaföre daha sık gidip fön çektirmeye başladım.Daha sonra eşimin sevgililer günü için aldığı saç düzleştiricimin sayesinde saçlarımı uzatabildim.Sabahları on dakikamı ayırmam yeterli oluyordu. Yoksa hayatta uzatamazdım bu saçlarımı.Resim ise 23 Nisan'a ait.İrem'lerin Helena Paparizou'nun My number one şarkısı eşliğinde sergiledikleri gösterilerinin ardından kalan bir günümüze ait.

VEEE!..Solda da saçlarımın son hali. Tatil dönüşü yine biraz kesildikten sonra doğal hali korunarak röfle yapıldı saçlarıma.Fön çekildiği zaman çok daha hoş görünüyor. Bende kendimi iyi hissetmediğim zamanlarda soluğu kuaförde alanlardanım.Gerçi kuaförde uzun işlemlerde inanılmaz sıkılıyorum.Zamanımı orada harcamak istemiyorum ama sonucu ise bazen beklemeye değiyor. Bu arada ben saçlarımı beğendim. Siz Ne dersiniz?..





Teşekkürler Maydanoz!...:)))

Maydanoz Blog Topluluğu, bloglarında benim kişisel bloğumu da tanıtıma layık görmüşler. İnsanın hiç beklemediği bir anda ansızın aldığı sevindirici bir haberler olur ya, işte bu tür olaylarda beni bu derece mutlu ediyor ve şaşkınlıkla birlikte mutluluğu da beraberinde yaşıyorum. Yaptığımız, emek verdiğimiz işlerimizin gerçekten beğenilmesi kadar mutluluk verici birşey olamaz. Çünkü beni az çok tanıdıysanız eğer, benim bloğum tamamen paylaşmak amaçlı. Pek günlük gibi değil. Çünkü günlük tutmaya kesinlikle vaktim olmuyor. Hem tam gün çalışan bir bayanım, hem de iki çocuk annesiyim. O nedenle haftanın bir veya iki gününü bloğuma, o da gece geç saatlerde ayırabiliyorum. Ama inanın paylaşmayı seviyorum. Paylaşırken de paylaştığım konu da gerçekten sizlere birşeyler verebilmeyi istiyorum. O nedenle hobi çalışmalarımda bile yaptıklarımı detaylarına kadar anlatmaya çalışıyorum ki, yapmak isteyen arkadaşlar olursa yararlansınlar yazdıklarımdan diye. Bu arada Maydanoz Blog Topluluğunun bloğuma tanıtım için yer verdiklerinden bahsettim ama teşekkür etmeyi unutmuşum. Kendilerini çok yeni tanıdım. Ayrıca blog adresleri cimcime.blogspot.com olması ve bloxoo'daki kullanıcı adları Saba olmasından dolayı kendilerini bayan sanıyordum. Fakat az önce tesadüfen profillerinden bay olduklarını öğrenmiş bulunuyorum. Bu yanlış algılamadan dolayı da özür diliyorum kendilerinden. Ben sözü fazla uzatmadan tekrar tekrar çok teşekkür ediyorum ve başarılar, esenlikler diliyorum; sizlerle birlikte bütün blog dostlarıma. Sevgiyle ve sağlıkla kalınız!...

15 Ağustos 2009 Cumartesi

Otantik Kolyemi Daha Yakından Görmek İster misiniz?

Bir önceki postumda bahsetmiş olduğum kolyeyi sevgili çocukla çocuk blog arkadaşlarım daha yakından görmek istemişlerdi. Bende yakın çekim resimleri ile birlikte, yapımında kullandığım malzemeleri de göstermek istedim. Malzemeleri sıralarken takı yapımına yabancı olan arkadaşlarımın özellikle çivilerden bahsettiğimde farklı düşünebilir olabileceklerini de göz önüne alarak daha aydınlatıcı bilgi vermek istedim. Öncelikle çivilerimiz takı yapımında kullanılan özel çivilerdir. Bakır rengi, gümüşi ve altın renkleri mevcuttur. Ben herkesin kendi tarzlarında kullanabilecekleri takılarını yapmasını isterim açıkcası. İnsanın kendi yaptığı şeyi kullanması kadar güzel birşey yok.
Kendi yapmış olduğum takılarımı ne zaman takıp çıksam, mutlaka birilerinin dikkatini çeker ve nereden aldığımı sorarlar. Tabii ki bende gururla kendim yaptım derim ve inanılmaz derece de şaşırırlar.İşte bu nedenle herkesin kendi el emeğiyle yaptığı daha güzel diye düşünüyorum. Yukarıdakiler de kolyemde kullandığım bazı malzemeler. Kolyemin kırık taşlarından kalmamış. Bende aynı modelin kırmızısından bir arkadaşım için yapmış olduğum boncuklardan fazla kalanlardan birkaç tane koydum. Bu kolyemde, pensemiz, boncuklarımız ve çivilerimiz olmazsa olmazlarımız. Son derece keyifli bir hobidir. Herkese tavsiye ediyorum. Bugünlük benden bu kadar.Herkese sağlıklı, huzurlu, sevgi dolu bir hafta sonu diliyorum...

11 Ağustos 2009 Salı

Otantiğim...

Son zamanlarda takılarıma ağırlık verdiğimin farkındayım.Ama bu yaptığım çalışmalarımı da sizlerle paylaşmak istiyorum.Bu kolyemde minik kızım doğmadan önce yapmış olduğum, gece uykusuz kaldığım çalışmalarımdan biridir.Kolyemi çok beğeniyorum beğenmesine de dışarıda takmaya cesaret edemiyorum.Hem otantik, hem de gösterişli. İşte bu yüzden kullanamıyorum. Fazla göze batan şeyleri üzerimde taşıyamıyorum.Çok huzursuz oluyorum. Ben genelde sadelikten ve spor tarzlardan hoşlanırım. Ama gösterişli, otantik takılardan hoşlananların beğeneceğini düşünüyorum.

Şimdi de yapılışına değinmek istiyorum.
Malzemelerim; kırık boncuklar (deniyordu galiba), iri kum boncuklar, çiviler, zincir,penseler,klips.
Boyun kısmına, iki zincir arasına,çivilere kum boncuklar geçirip, tasma şekli oluşturdum.Ayy! şimdi bunu nasıl anlatacağımı beceremedim. Ama her işlemde boncukları çivilere dizdim ve iki taraflı pense ile çivi uçlarında halkalar oluşturup,sayı ile boylarını uzattım.Üçgen havası versin diye.Bu işlemi ölçü ve sayı ile yapıyorum ki, orantılı dursun.Çivilere de bir kum boncuk,bir kırık boncuk, tekrar bir kum boncuk şeklinde diziyorum.Umarım anlatabilmişimdir.Aslında karşılıklı daha iyi anlatırdım herhalde, hem de uygulamalı olarak.İnşaallah tarifim aydınlatıcı olmuştur.Yine de takıldığınız yer olursa izah edebilirim.Sevgiyle ve sağlıkla kalınız!..

7 Ağustos 2009 Cuma

"Araf" a Dair...

Romanın konusu, İstanbul'dan Amerika'nın Boston Şehrine doktora yapmak için giden Ömer'in başka bir ülkede yabancı bir kimlik olarak içine düştükleri karmaşık duygu, düşünce ve ruh hallerini yansıtıyor. Ömer'le aynı kaderi ev arkadaşları Fas'lı Abed ve ispanyol Piyu ve onların etrafındaki diğer karakterler de yaşıyorlar.

Karmaşık duygu, düşünce ve ruh hallerinin yansıtıldığı romanda her biri ayrı kültürlerden, ayrı dinlerden, ayrı ırklardan olmalarına rağmen kendi ülkelerinin dışındaki bir toplumda ve kültürde içine düştükleri karmaşık duygu,düşünce ve ruh hallerinde benzeşiyorlar. Bu zaman zaman birbirlerine yakınlaşmalarına vesile olsa da, zamanla herkes kendi içindeki boşluğa düşüyor.

Sayın Elif ŞAFAK, bireylerin kendi ülkeleri dışında yabancı bir ülkede düştükleri bu karmaşık ruh hallerini birçok karakter üzerinden, her birini de farklı depresif durumla mükemmel bir şekilde yansıtmış. Her birinin karakter özelliklerine, hayat hikayelerine ve trajedilerine ayrı ayrı hikayenin bütünü içinde değinmesi romanı gerçekten başarılı kılıyor. AŞK'tan daha çok etkilendim. Ancak okunulası bir kitap Araf'ta. Konu itibari ile ilgisini çeken arkadaşlarımın okumalarını tavsiye ediyorum kitabı...


1 Ağustos 2009 Cumartesi

Kristal Çiçeğim Benim...:))

Yukarıdaki kutuda bulunan takıların büyük bir bölümü minik kızım doğmadan önce yapmış olduğum takılardı.Yapması çok keyif veriyor.Hepsini kendim tasarlamıştım.Bazıları da gerçekten zahmetliydiler.Özellikle kum boncuklarla yapmış olduğum takılarım beni bir hayli uğraştırmıştır.Bu takılarımın yapımından arta kalan malzemeleride fırsat buldukça değerlendirmeye çalışıyorum.Burada onlardan da bahsetmiştim. Fırsat buldukça bu takılarımın yapımından da bahsedeceğim.
Sol taraftaki resimde de kristal boncuklarla yapmış olduğum kolye mevcut.Bu kolyemi de yapalı üç yıldan fazla oldu. Kullandığım malzemeler hayalet tel, bitler, kalpli kristal pembe boncuk,pembe köşe kristaller,lila köşe kristaller,misina ve yüzük süzgeci.Bu çiçek motifini yüzük süzgecinin üzerine işledim ve dolayısı ile silikon yardımı ile yüzük aparatının üzerine de yapıştırılıp yüzük olarak kullanılabilir.Hayalet tel de özellikle belirli mesafeden farkedilmediği için sadece boncuklar göz önünde olduğundan dekoltenize sadece boncuklar serpiştirilmiş havası da veriyor.

Bu aralar pek uğrayamıyorum buralara da.Geçen hafta oldukça rahatsızdım.Hala antibiyotik kullanıyorum. Bu arada Elif Şafak'ın Araf'ını da okudum bitirdim. Okuduktan sonra kitap hakkındaki yorumlarımı bekleyen arkadaşlarım vardı. Yorumlarıma da en kısa zamanda değineceğim. Diğer okuduğum kitapları da fırsat bulduğum takdirde geçmişe dönük yorumlamayı düşünüyorum.Hepinize sağlıklı, mutlu bir hafta sonu diliyorum.Sevgiyle ve sağlıkla kalınız...