27 Şubat 2009 Cuma

Murathan MUNGAN "Yüksek Topuklar"

Hikaye, adı Nermin olan otuz yaşın üzerindeki bir bayanın arkadaşının beş yaşındaki kızı Tuğde ile beş gün, beş gece geçirdikleri bir zaman dilimi içerisinde geçiyor. Fakat 527 sayfalık kitapta Nermin'in belleğinden geçen geçmiş anılarını, ruhsal çözümlemelerini okurken sıkıldım. Ama yine de yazar burada kadınları Nermin'in bakış açısıyla iyi çözümlemiş ve kitapta bunu başarılı bir şekilde anlatmış. Konu ilginizi çekerse okunmaya değer diyebilirim.
Nermin bir reklam şirketinde grafikerdir.Tuğde ise arkadaşının kızıdır. Arkadaşı Nermin'e eşiyle evliliklerinde problem olduğu için beş günlüğüne tatile çıkmaları gerektiği (evliliklerini kurtarmak adına) ve bu arada kızına bakabilmesi konusunda rica da bulunuyor. Nermin isteksiz de olsa bu ricayı geri çeviremiyor. Nermin, evlilik olayına sıcak bakmayan, çocukları sevmeyen, hatta kendisinde olumsuz etki bırakan geçmişte yaşamış olduğu tatsız, acı, anılarını hatırlattığını düşünüyor çocuğun. Tuğde ise beş yaşında olmasına rağmen çeşitli entrikalar çeviren, erkeklere kur yapan, çapkın, gösterişe meraklı, şöhret uğruna her yola başvurabilecek karakter olarak yansıtılmış. İşte burada inanılmaz abartı görüyorum. İnandırıcılığı olmayan örneklerle insanı bile okurken çelişkiye düşüren " yaa! bu kız gerçekten beş yaşında mıydı?"dedirten bir abartıya kaçılmış. Nermin ise beş günü Tuğde ile dolu dolu geçiriyor. Ancak Tuğde'nin her halinden rahatsızlık duyan Nermin' nin geçmişine yolculuk etmesini neden oluyor. Kitabın çoğu da bu geçmişe yaptığı yolculuklardaki Nermin'in gerek depresif durumlarında, gerekse anılarında, ruh çözümlemelerinde yaşadıkları ilişkilerdeki çarpıklıklardan, farklı kadın tiplerine, kadınların kadın düşmanlığına, burjuva yaşamın içindeki insanlarla, fakir insanların ruhsal durumlarına da değiniyor.

25 Şubat 2009 Çarşamba

:(((

Genelde bu tür konulara burada girmiyorum ama moralim inanılmaz çok bozuk ve dualarınıza ihtiyacım olduğu için yazma gereği duydum. Kendi büyük kızımla yaşıt olan yeğenim Didem okulda birkaç kez bayılmış. Daha on yaşında ve ilkokul 4.sınıfa gidiyor. Şu an gözyaşları içinde yazıyorum bu postu. Bugün doktora götürecekler. İnşaallah ciddi birşey çıkmaz. Gerçekten dualarınıza ihtiyacım var. Çocuk olunca, bir de bayılma nedenlerinin birçok nedeni olabileceği için korkuyorum açıkçası. Gece gözüme uyku girmedi. Allahım cümlesinin evladı ile birlikte sağlıklı, hayırlı, uzun ömürler versin. Ben anne olan blog arkadaşlarıma bu duamı ederken inanın içten ve samimiyim. Çünkü evlat bambaşka birşey. Rabbim hiç birimize onların acısını göstermesin. Çocuklarımızın üzerinden dualarımızı eksik etmeyelim. İnşaallah Didem için de hayırlı sonuçlar alırız. Allahım sen yardım et. Sağlık ver yarabbim!....

23 Şubat 2009 Pazartesi

Sergimi Açıyorum!...:))

Dün babam da ameliyat oldu. Çok şükür şimdi iyi. O nedenle yine pek fırsat bulamadım. Bunları da daha önce yayınlamayı düşünüyordum bende. Evett!.. En son yaptığım çalışma da bu oldu. Yine net görünüyor mu bilemiyorum ama bu çalışmamda çok şık oldu. Üzerine yine stikerlardan motiflerle süsledim. Aslında yaptığım çalışmalar gerçekten kolay. Ben sadece cuma akşamlarımı, hatta gecelerimi bu çalışmalarımı yapmaya ayırıyorum. Küçük kızım o gün annemde kaldığı için sakin sakin...Çok detaylı çalışmalar da var ama onların da her işlemden sonra saatlerce bekleme, tekrar üzerinde çalışma durumları var. Bunun içinde malzemelerin saatlerce orta da kalması, hatta bir atölye gibi bir yerin olması gerekir. Bense işimi yapıp, hemen malzemeleri ortadan kaldırmalıyım. Yaptığım çalışmalar da o nedenle pratik. Sadece boyuyorum, stikerları yapıştırıp, vernikliyorum. Ama yine de çok güzel. Sanıyorum bunun için seçilen malzemelerin kalitesi de önemli.

Yukarıda da genel görünümleri. Bu arada bayağı birşeyler yapmışım değil mi? Her ne kadar vakit bulamamaktan yakınsak da, canım anneciğimin katkıları ile...sevgiler.



20 Şubat 2009 Cuma

Şamdanlarımın Son Halleri



Şamdanlarımın son halleri. Fotoğraf çekimi konusunda başarısız olduğum için ışık yansımaları bulanıklık veya parlaklık falan veriyor. Çok çeşitli çekiyorum. Nasıl netleştirebilirim diye ama daha çok çalışmam gerekiyor bu konuda da anlaşılan.Yani kısaca demek istediğim çalışmalarımın kendileri çok daha güzel ve şık duruyorlar. Üzerindeki motifler enfes diyebilirim. Önceki yayınımda verniklemeden kaba taslak yaptığımı yazmıştım. Gold transfer uygulayacaktım güya. Ama beklediğim o malzeme iki hafta boyunca gelemediği için bende stiker aldım ve boyama işleminden sonra da stikerları yapıştırıp vernikledim. Yalnız şamdanlarımın bir yüzüne farklı desen, diğer yüzüne farklı desen uyguladım ki, iki taraflı değişik değişik kullanabileyim diye. Mumlarımı almak daha kısmet olmadı.Vernik işlemimizi de uyguladığımız için artık değiştirme şansımız da yok. Ama zaten gerek de kalmadı. Ben severek kullanmaya başladım bile...:))
Çalışmalarımın devamı gelecek ve en sonunda da genel görünümünü sergileyeceğim...

18 Şubat 2009 Çarşamba

Buluşmamız Gerçekleşti...:)))

Bu aralar ne kitap okumaya, ne de bloğuma veya başka şeye vakit ayıramıyorum. Şu sıralar Murathan MUNGAN'ın "yüksek topuklar"ını okuyorum. Kitabımı da sabah ve akşam işe gelip giderken okuyabildiğim kadarıyla okuyorum. Halbuki ben kitap etkinliği vesilesi ile sevgili Neva'lı Günler ve Tabiat Ana ile görüşmemizden önce kitabımı bitirmek ve Neva'lı Günlerden alacağım hediye kitabıma bir an önce başlamak istiyordum ama olmadı işte.
Bu arada kitap etkinliğimizin amacını dün yerine getirdik ve arkadaşlarımızla buluşmamızı gerçekleştirdik... Ama ne gerçekleştirme!.. Buluşma anımız zaten başlı başına bir komedi oldu. Çok eğlendik doğrusu bu halimizle de. Elimizde telefonla konuşa konuşa birbirimizi bulduk. Ancak inanılmaz keyifliydi. Çok güzel, hoş bir buluşma oldu. İlk kez birbirlerini tanıyan insanların paylaşması gereken güzel anlardan biriydi. Konuşacak o kadar çok konu oldu ki. Tabii ki blog dünyamız konuştuğumuz konulardan biriydi. Bunun yanında çocuklarımızdan, işimizden ailemizden kısacası herşeyden konuştuk. Daha da çok konuşulacak konularımız olduğunu düşünüyorum ve arkadaşlarımla tekrar böyle bir ortamda bulunmayı çok istiyorum bende...Bu arada Sevgili Neva'lı Günler bana Nermin Bezmen'in "Kurt Seyt ve shura" adlı kitabını hediye etti. Benimde okumak istediğim kitaplar arasındaydı. Biran önce okuyup, kitap hakkındaki yorumlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu arada Neva'lı Günlerime çok teşekkür ediyorum tekrar. Ayrıca Tabiat Ana da bize kendi elleriyle birer kitap aralığı yapmış. Çok cici birşey. Severek kullanacağım onu da. Buradan Tabiat Ana'ya da tekrar teşekkür ediyorum.Tekrar görüşmek üzere diyorum.
Sevgi ve Sağlıkla Kalınız!..

13 Şubat 2009 Cuma

Ödül Hepimizin Arkadaşlar!::::)))))

Öncelikle beni bu ödüle layık gören Değerli arkadaşlarım Pandora'ya, Çalıkuşuna(Flame), İpek Aral'a (Minik Yaprak'ın Günlüğü), Asuman'a (Bizim Bebeğimiz) , Neyran'a (Yaşamladans), Elif'e ve Muhabbet Çiçeğime çok çok teşekkür ediyorum , hepinizi çok seviyor ve kocaman öpüyorum.
Şimdi ödülün anlamı senin bloğunu seviyorum.Öncelikle kendi bloğumda sağ tarafta link vermiş olduğum blogların hepsini vaktim elverdiği sürece severek takip ediyorum. Bence her blog kendi halinde güzel. Nedeni de herkes kendinden birşeyleri burada paylaşmakta ve bizlerde kendimizden birşeyler bulduğumuz için bu arkadaşlarımızı takip etmekteyiz. Gerçekten okunmaya değer bulmasak ne diye vaktimizi boşa harcayalım ki. Samimi söylüyorum arkadaşlar. Bu benim için de geçerli, sizler içinde geçerli. Buraya bütün arkadaşlarım emek ve zaman harcıyorlar.Eminim ki en büyük ödül ise hepimize gelen güzel, motive edici yorumlar oluyordur. Öyle ki zaman zaman buradan ayrılmayı düşündüğümüz zamanlar oldu ancak sizlerden gelen güzel yorumlar insanı gerçekten buraya daha çok bağlıyor. Bunu buradan itiraf etmek isterim. Ben de bunu bildiğim ve yaşadığım için mümkün olduğunca okuduğum arkadaşlarıma yorum bırakmaya çalışıyorum. Geçenlerde sevgili Primarima arkadaşımız da bu konu ile ilgili yazı yazmıştı. Yorum bırakmadığım zamanlarda ben de rahatsızlık duyuyorum ancak bazen de gerçekten bunu gerçekleştirmeye zamanımız olmayabiliyor. Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Sabah işe geldiğimde ilk işim bilgisayarımı açmak ve direk bloğuma girmek oluyor. Bu arada takip ettiğim arkadaşlarımdan yazılarını güncellemiş olanları kahvaltımı yaparken okuyorum. Daha sonra öğlenleri de çok zaman odamda olduğum için öğlen arasında da bakıyorum. Tabii bu arada benim de gireceğim yazılarım varsa onları da yayınlıyorum. Evde ise yüklemem gereken resimler varsa taslak olarak gece geç saatlerde çocuklarımı uyuttuktan sonra yüklüyorum.Yani elimden geldiğince buradaki görevlerimi aksatmadan yürütmeye çalışıyorum. Ama keyifle yaptığımı belirtmek isterim. Bunun için uykusuz kalmayı bile göze aldığımı söyleyebilirim. Konuyu nereden nereye getirdim. Ama belki bilinmek isteyebilir diye yazmak istedim. Bu arada ben bloğuma yazı yazarken o an gönlümden ne geçiyorsa onu yazıyorum. O nedenle anlık ruh halimi sizlere yansıtıyorum. Aslında keşke öncesinden hazırlık yapabilsem, taslak hazırlasam çok daha iyi olur ama bunu da kendimde zaman kaybı gibi görüyorum. Daha doğrusu üşeniyorum desem yeridir.
Şimdi tekrar konuya dönmek istiyorum. Bende bu konuda seçim yapamayacağım arkadaşlar. Çünkü her birinizi ayrı ayrı seviyorum. Bu nedenle bu ödülü hepinize veriyorum ben de. Daha önceki uluslararası arkadaşlık ödülünde de aynı tutumla yaklaşmıştım olaya. Şimdi de gönlüm böyle istiyor. Ödül hepimizin!......Alkışşşşşş(lar) HEPİNİZE!.......

11 Şubat 2009 Çarşamba

30'lardan Sonra Dostluk Hallerimiz...

Sevgili arkadaşım Pandora beni "30'lardan sonra dostluk halleri ne alemde sizde?" diye bir konu da mimlemiş bu seferde. Doğrusunu söylemek gerekirse konu çok anlamlı geldi bana. Ben de bu konu hakkında seve seve yazıyorum ve birçok arkadaşımın da bu konudaki düşüncelerini bilmek istiyorum.

Öncelikle arkadaşlık ve dostluk kavramları her ne kadar birbiriyle eşdeğerde görünse de işin aslı öyle değildir. Hepimizin sayısını bilemediğimiz kadar çok arkadaşlıkları vardır. Ancak dostluk için bunu söylemek mümkün değildir. Sayıları maalesef sınırlıdır. Bunun da nedeni malum. Her insana güvenemezsiniz. Herkesle özelinizi paylaşamazsınız. Herkesten sizi anlamasını bekleyemezsiniz. Hoşgörü, saygı göremezsiniz. İşte bu nedenden dolayı da arkadaşlıklarımızın boyutu sınırlı ve de süreci belirsizdir.Tabii ki bu süreçler zaman zaman bizleri dostluğa kadar götürebilir. Eğer bunu da yapabiliyorsak ne mutlu bize. Ben şuna inananlardanım. "Arkadaşlıklardan dostluklar doğabilir ama dostluklardan arkadaş olunmaz".Çünkü dostluk ileri boyutlara taşınmıştır.

Dostluğu kazanmak da, başkalarına dost olabilmek de gerçekten kolay değildir. Bu kazanımı elde ettikten sonra da onu kaybetmemek için elimizden gelen tüm fedakarlığı göstermeliyiz. Dost sıkıntılı zamanında yanında olabilmeli, senin mutluluğunu, başarını kıskanmamalı, sevincini paylaşabilmeli. Karşılıklı güven duygusunu yaşayabilmeli, çıkar gözetilmemeli. Pandoranın da dediği gibi "Çok sık görüşemesek dahi, görüştüğümüzde hayatımızı kaldığımız yerden paylaşmaya devam edebilmeli" dost.

30'lu yaşlardan önce hayata biraz daha umarsız baktığımız, günümüzü yaşamaya çalıştığımız dönemlerdir. Kendi adıma söylemem gerekirse, o dönemlerdeki arkadaşlığımızın boyutlarının nereye gideceğini pek düşünmezdim. Ancak bazı arkadaşlarımızla ilişkilerimiz seviyeli ve mesafeli boyutlarda kaldığı gibi, bazılarıyla da dargınlıklar yaşadığımız oldu. Ama çocukluğumuzdan ve 30 yaş öncesinden kalma arkadaşlık boyutlarımızı şekillendirdiklerimiz ve daha da ileriye götürdüğümüz oldu ki, bunun adına hiç kuşkusuz dostluk deniyor. İşte o dostlarımla aramızda kan bağı varmışçasına yıllardır birbirimizin birçok şeylerini paylaştık. Dostluklarımız hala devam etmektedir. Evlendikten sonra bile ailecek görüşmelerimize devam ettik. Şimdi eşlerimizde aynı şekilde birbirleriyle çok iyi arkadaş oldular. Hatta çocuklarımız bile arkadaş oldular.Yıllar öncesinde kazanılmış olan dostlukların değeri benim gözümde daha da artıyor. İnsan 30'dan sonraki yaşlarda dostluğu kazanmanın kolay olmadığının farkına geç de olsa varıyor.

Şimdi bu konuda yazılacak o kadar çok şey var ki. Ben daha fazla uzatmamak adına burada noktalıyorum. Ancak bu mimi 30 yaşın üzerindeki birçok arkadaşıma paslıyorum bende. Arkadaşlarım bu pasımı lütfen ciddiye alın. İsim belirtemedim. Çünkü bazı arkadaşlarımızın yaşlarıda profillerinde görünmüyor benim de öyle aslında...:))) Yaa! Aslında dostluk kavramı her yaşta önemli olmalı. Buna göre de yazabilirsiniz bu konuyu. Buna göre yazmaları için de sevgili Muhabbet Çiçeğime, Sevgili Çalıkuşuma, sevgili Primarimaya, sevgili Banuya ve Sevgili SMİLENA' ya paslıyorum bende.

Sevgiyle ve sağlıkla kalınız!..

9 Şubat 2009 Pazartesi

Şamdanlarım...:))

Öncelikle burası benim mutfak masam ve aynı zamanda atölye masam. Bu işlerle uğraşmak çok kolay olmakla birlikte, hem meşakatli, hem de eğlenceli.Yapım işini seviyorum ama yaptıktan sonra ortalığı toplamayı, fırçaları temizlemeyi hiç ama hiç sevmiyorum. Birde ben çabuk da sıkılanlardanım.Yine de kendi el emeğimi kullanacağım duygusu bana haa! gayret dedirtiyor. Yukarıda boya malzemeleri ve kutularım dışında diğerlerini yeni almıştım.
Resimlerini çekmek, boyama işlemlerinin tamamlanmasına yakın aklıma geldiği için ham halini sunamadım. Öncelikle bu şamdanlara bayıldım ben. Çok yönlü şekle girebiliyor. Ben işlemleri tamamlandıktan sonra büyük top mumlardan da alıp şamdanlarımın üzerine koyacağım. Harika bayıldık biz buna...
Bu işe koyulduğunuzda da eksik hiç bitmek bilmiyor. Ben bunların üzerine gold transfer uygulamak istediğim için, alışverişi yaptığım yer hafta sonu gelecek dediği halde getirmemişler ve dolayısı ile yine beklemek durumunda kaldım. Bu arada, o kadar tez canlıyımdır ki, duramadım. Yine az buz birşeyler yaptım. Ancak verniklemediğim için tekrar zımparalayıp şeklini değiştirebileceğim neyse ki.


6 Şubat 2009 Cuma

Yeni Çalışma Daha...

Bu haftam toplantı ve seminerlerle geçti. O nedenle bilgisayarımın başına fazla oturamadım. Evde de fırsat bulamıyorum artık. Malum minik kızımla uyku merasimlerimizde, kendisi uyurken beni de uyutmayı ihmal etmiyor.

Yukarıda görünen mumlukları Amasra Gezimizde o günün anısına almıştık. Ancak renginin mobilyamla uyumsuzluğu nedeni ile orjinal halini bozmak durumunda kaldım ve dore rengine boyadım. Diğer yapmış olduğum objelerde de bordo ve dore hakim olduğu için uyumu sağlamış oldum.
Bu arada çok daha güzel objeler aldım. Şamdanlık, kapaklı vazo vs. Onları da uyum çerçevesinde boyayıp, motif işledikten sonra siz değerli blogdaşlarımın beğenisine sunacağım. Bu hafta sonu yapmaya fırsat bulabilirsem, bitirdikten sonra en kısa zamanda yayınlayacağım.
Sevgiyle ve Sağlıkla kalınız.

3 Şubat 2009 Salı

İlk Dörtlüklerim...MİM...

Sevgili Banu ve Sevgili Flame arkadaşlarım bu sefer de "Hayatımdaki ilk dörtlükler" konusunda mimlemişler beni. İşte benim cevaplarım...
Yaptığım ilk 4 iş...-Bankacılık- memurluk- Anne, eş- El emeği olacak herşeyi yapmayı seven, ve de fırsat bulsam yapacağım çok şeyi olan, o fırsatı yakaladıkça da yapan ev hanımı.
Bıkmadan izleyeceğim 4 film...Kasımda aşk başkadır, Yeşil Yol, Babam ve oğlum, Neşeli Günler.
Yaşadığım 4 yer...-Ankara-Ankara-Ankara-Ankara
İzlediğim 4 Tv programı...maalesef televizyon izleyemiyorum. Ama Ayşe KULİN'in Gece Seslerini okumuştum ve onun şu an dizisi oynuyor. Onu izlemek isterdim. Yemek programlarını izlemek isterim. Ev dekorasyonuyla ilgili genelde hafta sonları olan proğramları izlemek isterim. Hobby, sanat, kültürel proğramları izlemek isterim.
Tatil için gittiğim 4 yer....Mersin-Silifke, Muğla-Fethiye, Antalya-Alanya-Side, Balıkesir-Ayvalık-Sarımsaklı
Sevdiğim 4 yemek...Yaprak sarması, mantı, Her tür sebze yemekleri, Kebap türünün her çeşidi.
Hemen şimdi olmak istediğim 4 yer...Evim, Karadeniz Yaylalarında, Gezilecek her tür tarihi mekanlar, gezip görülecek her tür yerde olmak isterim. Yurt içi, yurt dışı fark etmez.
Yağmur damlası olsaydım düşmek isteyeceğim 4 yer...Suya ihtiyaç duyulan heryere olabilir, Kızlarımın yanaklarına, bir çiçeğin tomurcuğuna.
"Kim hazırlıyor bu soruları ve niyeti ne diye insan düşünmeden edemiyor" diyor Banucuğum..:))) Al benden de o kadar canım. Ben bu mimi burada sonlandırıyorum. Zaten hemen hemen herkes de cevaplamıştır. Kabak tadı vermesin artık. Daha mantıklı konularda hazırlanan mim konularına varım arkadaşlar. Daha anlamlı konular çıkartılabilir. O zaman o konular hakkında herkesin farklı farklı görüşleri çıkar ve daha çok okunmaya değeri artar diye düşünüyorum ... Var mısııınız?..

2 Şubat 2009 Pazartesi

Kitap Çekilişi

Sevgili Serap arkadaşımız kitap sever blogger arkadaşlar arasında hediye kitap çekilişi düzenlemişler. Kendileri sağolsunlar bu güzel ve bir o kadar da heyecan verici etkinliğe beni de davet etmişlerdi. Ben de bu davetlerini seve seve kabul ettim. Ben yine de yeterli kitap okuduğumu düşünmüyorken, böyle bir etkinliğin içinde bana da yer vermeleri ayrıca mutlu etti. Keşke çok daha fazla kitap okuyabilseydim diye düşünüyorum aslında. Serap arkadaşımız bloğunda hediye kitap çekiliş listesini yayınlamış. Şimdi "en güzel hediye kitaptır" düşüncesine bende katılıyorum ve blogger dostlarımızla bu etkinlikte buluşuyoruz. Bu etkinlik çerçevesinde hediye edilecek kitapları ve de bu arada yaşanacak güzel anları büyük heyecanla takip edeceğim. Çekiliş listesi hazırlanırken bir önceki, bir sonraki kişiye kitap hediye edecek şekilde düşünülmüş. Ben de hemen listeyi kontrol ettim ve bana Tabiat Ana blogdaşım çıktı. Ben de en kısa zaman da sevgili Tabiat Ana nın hediyesini hazırlıyorum:)) Bu arada sevgili Tabiat Ana ile aynı şehirde olmamız büyük bir şans doğrusu...