28 Nisan 2010 Çarşamba

Sarı Bebek...:))

Yine bayağıdır sürümcemede kalan bir bebeğimiz. Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi; elimdeki ipleri değerlendirmek adına, hep aynı ipleri kullandığımı ve renklerinde bu nedenle hep aynı olduğundan bahsetmiştim. Ama bu bebeklerin hepsi bizde kalmış olsaydı sorun teşkil ederdi sanıyorum.Çünkü kendimde yaaa! hep aynı renkten, birbirinin benzeri örmüşüm diye rahatsız olurdum. Ama çoğunu hediye verdiğim için sorun teşkil etmedi. Şimdi her biri ayrı minik ellerde. Umarım sevgi ve beğeni ile oynuyorlardır. Hediye ettiğimde inanılmaz mutlu olmuşlardı.Çünkü amigurumi oyuncaklar hazır oyuncaklardan daha sevimli geliyor minik yavrularımıza. Yukarıda ki bebeğimizde bayağı sarı bir surat oldu.Nedeni de krem rengi ipimizin kalmamış olması. Ama Allah izin verirse şu taşınma faslından sonra biraz daha değişik şeyler yapmak istiyorum. Birde iki arkadaşımın çocuklarına daha bebek örmek istiyorum. Biri blogdan bir arkadaşım, kendisinin haberi yok ama, diğeride işyerinden bir arkadaşımın kızı için. Örme sürem kısa sürseydi isimlerini de açıklardım ancak şu bir ayım da yoğun geçecek gibi, o nedenle şimdilik açıklamak istemiyorum. Ama çabuklaştırmak için elimden geleni yapacağım. Bu bebeğimiz çok gerçekçi durmadığı için bu bizde kalsın istiyorum. Bir tane daha ördüm. Onunda kıyafetlerini bitirmek üzereyim. Ayrıca ayağına ayakkabı da örmem gerekecek çünkü ipim yetmediği için ayağının biri farklı, diğeri farklı oldu, o nedenle onuda hediye veremem. Vereceğim hediye düzgün olmalı. Bunun içinde en kısa zamanda gerekli olan iplerden alınmalı. Gözleri de hayal arkadaşımdan almıştım. Ancak ben kullanmasını pek beceremedim. O yüzden işlemek daha kolayıma geliyor.Oysa hayal arkadaşlarımda ve diğer arkadaşlarımda gördüğümde çok beğeniyorum.Çok gerçekçi geliyor. Tamamen benim becerememden kaynaklı bir durum.Neyse kullandıkça elim alışır herhalde veya Dilek'çiğim püf noktası varsa bana bildirebilirsen sevinirim.Gerçi senin bloğunda da takılışını okuyup, ona göre takmıştım. Sanıyorum takacağımız bölgeyi biraz daha gevşek örmeliyiz diye düşünüyorum. Onu da nasıl belirleyebileceğimi bilmiyorum.Çünkü tamamen ölçüsüz ve ezbere örüyorum işte. Bu arada kızlarımın elinde de bayağı oldukları için, hediye verdiğimde de sorun olmadı. Sanıyorum çalışmıyor olsam daha çok şeyler üretebileceğim Şimdilik elimden bu kadarı geliyor. Her zaman elime alamıyorum çünkü. Ne zaman oturmuşsam o anımı değerlendirmeye çalışıyorum.O da fazla sürmüyor, birkaç sıra örüp bırakmak zorunda kalıyorum. Eminim boş vaktimiz olsa birkaç saat içinde bir bebek bitirebilirim. Bu arada bebeklerimin boyları gittikçe de büyüyor. Tamamen raslantı sonucu. İmkanlarım elverdiği sürece üretmeye, ayrıca burada paylaşmaya da devam diyerek, sağlık, huzur ve mutluluklar diliyerek bir yazımın daha sonuna geliyorum. Sağlıkla ve sevgiyle kalın!...

23 Nisan 2010 Cuma

23 nisan ve Önemi

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 90. yılını çoşku ve heyecanla kutladık. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınızı kutluyorum.
Bilindiği gibi TBMM’nin açılışı Türk halkının egemenliğini ilan ettiği ve yönetme idaresini ele aldığı tarihi bir gündür. 23 Nisan 1920 ilk Büyük Millet Meclisi'mizin toplandığı gündür. 23 Nisan, ulusun yönetme yetkisini kullanmaya başladığı gündür. Bu gün Milli Egemenlik Bayramıdır. Egemenlik ise gücünü milletinden alır ve bu gücü yine millet adına kullanır.

23 Nisan 1920, yok edilmek istenen bir milletin diriliş tarihidir. 23 Nisan 1920 Türk Milletinin iradesidir, Türk Milletinin gücüdür. Dünyanın; en ahlaklı, en onurlu savaşı bu tarihte kurulan meclisin milletten aldığı güçle yapılmıştır. Haksızlığa, zulme, işgale bu meclisle meydan okunmuş, yine tüm dünyaya demokrasi ve insanlık dersi bu meclisle verilmiştir. O nedenledir ki 23 nisanlar başkadır, başka kutlanır ve geleceğimizin teminatı çocuklarımızındır.

Büyük önder Atatürk’ün de düşüncesinde çocuklar, milletin geleceğidir. Tarihimizin gurur dolu sayfalarının yeni nesillerce öğrenilmesi ve Türk Devleti’nin devamını emanet edeceğimiz yeni Cumhuriyet bekçilerinin bu bilinçle yetişmesi amacıyla 23 Nisanlar, önemli birer vesiledir. Çocuklarınızı daima bu bilinçle yetiştirmeliyiz. Onlara 23 Nisanların coşkusunu, önemini en iyi şekilde anlatmalı ve yaşatmalıyız. Onları vatan ve millet sevgisi ile, demokrasi ve bağımsızlık bilinci ile yetiştirmeliyiz…

Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Atam'ızın bir sözüyle bitirmek istiyorum:

“Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir.”

17 Nisan 2010 Cumartesi

Doğa Harikası Göletimizden Selamlar Herkese..:))

Herkese güzel bir hafta sonu ile birlikte; sağlıklı, mutlu, huzurlu, bol enerjili bir bahar dönemi geçirmenizi diliyorum. Bahar ayı benim için bambaşkadır.Herşey çok güzel.Yaşamak bile insanı daha çok mutlu ediyor. Kış ayları genelde kasvetli geçer. Ankara'nın kışı da uzun oluyor. Gerçi meşgalemiz, yoğunluklarımız çok olunca yıllar da su gibi akıp geçiyor ama Allah sağlık ve huzur versin... Uzun zamandır yazamıyordum bloğuma. Yazmak istesem de asla yoğunlaşamıyordum. Çünkü kafamızı meşgul eden şeyler var. Bir yazımda bahsetmiştim "hayatımızda önemli değişiklikler olacak" diye. Onlar gerçekleşti. Bizim için, ailem için önemli ve olumlu değişimler. Ancak bunun beraberinde hayatımıza farklı bir yön vermemiz de gerekiyor. Öncelikle oturduğum semtten taşınmak. Bunları düşünmek, bunlarla meşgul olmakla birlikte, çok zor ve de karar vermesi güç durumlar. Mesela ayrılmam gereken semt benim çocukluğumunda geçtiği bir semt. Sonra annemlere yakın oturuyoruz. Ev kendi evim. O nedenle buralardan ayrılmak güç gelecek ama çocuklarım için, eşim ve benim için olması gereken de bir durum. Benim işyerime oldukça yaklaşmış olacağız. Eşim de zaten bana yaklaştı. Artık servis kullanmıyorum. Eşimle birlikte gidip geliyoruz. Çocuklarım da eşimle birlikte olacaklar. Kısaca güç kararlar ancak, araştırma içindeyiz. Ev bakıyoruz. Hayırlısı bakalım. Bundan dolayı da hiçbirşeye de konsantre olamıyorum. İnşaallah hayırlısı ve sağlıklısı ile bizim için en iyisi olur.

Bunun dışında herşey görüldüğü gibi çok güzel. Kıştan beri İşyerimizin karşısındaki gölete yürüyoruz. O zamanlar kimseler uğramıyordu buralara. Ama şimdi oldukça kalabalık oluyor. Herkes de bizim gibi bu güzelliği keşfetmiş. Gölet ve doğa muhteşem bir ikili oluşturmuş. Göletin içinde irili, ufaklı bir sürü balık mevcut. İnanılmaz çoklar. Bazen onlara ekmek götürüyoruz. O ekmekleri attığımızda inanılmaz çoğalıyorlar. Zavallılar aç olmalı ki, attığımız o ekmekleri nasıl kapmaya çalışıyorlar.İnanılmaz güzellik. Tertemiz hava, manzara. Resimlerimiz bile öyle güzel, canlı çıkıyor ki. Doğanın en canlı, en güzel renkleri buradalar. Şimdi kurbağalar da çıkmışlar. Kuşların ve suda kurbağaların sesleri ile birlikte, ağaçlar da çiçek açtı ki, en güzel kokuları da yine buradalar.
Tabii hemen hemen her öğlen bu güzellikleri yaşarken vicdan azabı da duyuyordum. Ben buralarda, kızlarım kapalı ortamda bulunuyorlar diye üzülüyordum. O nedenle bir hafta sonu eşimle birlikte kızlarımı ve yeğenimi de göletimize götürdüm. O kadar çok sevdiler ki, oradan ayrılmayı istemediler. "Biraz daha, biraz daha kalalım" diye epey bir vakit geçirdiler.İnşaallah tekrarı da gelir.Keşke böyle yerlerin sayısı çok fazla olsa da herkes de faydalansa bu güzelliklerden. Özellikle apartman çocuğu olan çocuklarımız için çok gerekli. Temiz hava, doğa, su, güven, huzur, mutluluk hepsini barındırıyor. İnsana gerçekten pozitif enerji veriyor. Bence insanlar apartman katlarında ve o alanların içindeki manyetik alan içinde çok gerilip, strese giriyorlar. Zaten büyük şehirlerde böyle alanların sayısı çok fazla olmadığı gibi, insanlar boş vakitlerini alışveriş merkezlerinde geçiriyorlar. Oradaki manyetik alanların sayısı da evlerdekinden daha da fazla.Hep beraber el ele verip bu güzellikleri yaşatmalı ve de çoğaltmalıyız. Hepinize sevgi ve selamlarımı sunarken doğayla ilgili çocukluğumda yazdığım şiirle yazımı sonlandırıyorum.
Doğadır çevreye güzellik veren,
Yeryüzünü demet demet ören,
Bahçemize çiçeklerini seren,
Doğanın güzelliği için,DİREN!!!




9 Nisan 2010 Cuma