23 Temmuz 2009 Perşembe

Turkuaz Kolyem...Ben Yaptım...


Tatil öncesi turkuaz taşından yapmış olduğum kolyem. Gerçi önceki senelerde bu kendi tasarımımdan birkaç tane yapmıştım. Çok da severek kullanıyordum. Ancak yakın dostlarımın beğenisi üzerine onlara da yapmış ve en son da kendim için yapmış olduğumu vermiştim bir arkadaşıma.Turkuaz taşlarımı aldıktan sonra kendime de nasıl olsa yaparım demiştim. Ancak daha sonra aynı tarz taşlardan bir türlü bulamadım. Baktığım yerlerde de hiç denk gelmiyordu. Sonunda bulabildim ve hemen kolyemi tamamlayıp, kendi kullanımıma sundum. Bundan sonraki takı çalışmalarımda da değerli taşlar ve daha kaliteli aparatlar kullanmak istediğim için bu çalışmamda geç oldu ama temiz oldu.Yani içime sindi.
Çok beğenerek kullandığım kolyem. Olmazsa olmazlarımdan. Sürekli takmak istiyorum. Giyim konusunda uyuma önem verdiğim için de kolyeme uygun kıyafetlerimde kullanmak zorunda kalıyorum. Aslında hiç de çıkarmak istemiyorum.

Takılarım ve takılarımda kullandığım bu değerli taşlarımdan bahsettiğim sürece faydalarına da değineceğim. Daha önce değerli taşların faydaları üzerine bir yazı yazmıştım, ancak sayıları da o kadar fazlaki sanıyorum hepsine de yer verememiştim yazımı uzun tutmamak adına. O nedenle yeri geldikçe böyle kısaca tekrar bahsedeceğim. Bu arada bunun bilimsel açıklaması var mı bilmiyorum ama benim bu taşlar üzerine duyduğum ve de okuduğum, kendi içimde de inandığım tezler. O nedenle doğruluğunu en güzeli yine doktorlarımıza da danışmalı diye düşünüyorum.

Turkuaz taşının faydaları içinde; çok sayıda koruyucu özelliği olduğu, bütün bedeni kuvvetlendirdiği, hücreleri yenilediği, kan dolaşımını ve solunum sistemini canlandırdığı, tansiyonu düzenlediği, kalp hastalıklarına iyi geldiği belirtiliyor. Ayrıca sakinlik verdiği ve yaratıcı ifadeye güç kazandırdığı, etkili konuşmaya yardımcı olduğu, duygusal denge, iletişim, sadakat ve dostluğu sembolize ettiği de belirtiliyor. Barış ve ahengin taşı olduğu, huzur duygusu verdiği, olumsuzu olumluya çevirdiği, kaygı ve nazara karşı koruduğu, bilinci geliştirdiği, cazibeyi ve kadınlık özelliklerini artırdığı da belirtiliyor.

Bu taş aynı zamanda Boğa, başak, akrep, yay, oğlak ve balık burçlarının taşı olarak biliniyormuş. sanıyorum, bende boğa burcu olduğum için çok seviyorum bu taşı...Sırada ise mercan taşı var. Arayış içindeyim. Araştırmalarım devam ediyor. Çünkü piyasa da bu alanda da sahtecilik var maalesef. Bunu bizzat yaşadım. O nedenle henüz araştırma içindeyim.

Turkuaz taşı hakkındaki bilgi Boncuk Sanatı adlı dergiden alıntıdır.

21 Temmuz 2009 Salı

"Aşk" la Döndüm...

Tatilimiz bitti. Bugün itibari ile evimizdeyiz. Haftaya pazartesi işe başlayacağım. Bu hafta da burada ve evimizde halletmem gereken işlerimiz var. O nedenle dönüş erken oldu. Hem az da olsa tatilde insanı yoruyor ve biz çalışanlar evimizi de çok özlüyoruz. Evimizde olmak da doping oluyor bizim için. Tatilimiz geçen yıl ki tatilimizin bir benzeriydi. Geçen yıl burada detaylı anlatmış ve bulunduğumuz yer hakkında detaylı bilgi vermiştim. Anlatmadıklarımı da daha sonra anlatmaya çalışacağım.

Bunların dışında tatil boyunca bir tek kitabı etkisinde kalarak, keyifle okuma fırsatım oldu benim de. Blog arkadaşlarımızında etkisinde kalarak okumuş olduğu kitap Elif ŞAFAK'ın AŞK kitabı. Bu kitap hakkında da olumlu ve çok güzel yorumlar yapılmıştı. Benim düşüncelerim için de aynı şeyler geçerli. Oldukça etkisinde kaldım.

Buradaki "Okuma Aşkı" adlı yazımda yıllar önce çocukken okuma oyunumdan bahsetmiştim hani. Hayat ansiklopedisinden rastgele sayfalar açıp, ilgimi çeksin çekmesin ilk gelen konuyu okumaktı. Bu oyunum saatlerce sürerdi. Bayağı bir zaman ayırırdım. Dolayısı ile birçok konularda bilgi sahibi olmuştum. Hatta yeri geldikçe o bilgileri bugün bile hatırlıyorum. Bu nedenle sınavlarda sorulan genel kültür sorularını bugün olsun es geçmiyorum.

Velhasıl Mevlana Celaleddin Rumi'nin hayatını da o dönemlerde o oyunum sayesinde öğrenmiştim. O nedenle Aşk Şeriatı'ndaki hikayenin o boyutu bana tanıdık geldi. Ancak Aşk Şeriatı'ndaki konu daha çok Tebrizli Şems üzerineydi. Aşk'la bütünleşen ise Ella'nın Aşk Şeriatı'nı okurken yazarı Aziz Zahara ile mailleşmelerinden sonra kendi içinde bulunduğu boşluğun Zahara'dan gelen mesajların doldurması sonucu sanal aşka dönüştürmesi ve bunu gerçek hayata taşımaları idi.
Tatil dönüşümüz de, Konya üzerinden olduğu için kitabın etkisinin hala üzerimde olmasının da etkisi ile Hz.Mevlana'yı, Tebrizli Şems ve Aziz Zahara'yı ziyarette bulunmak istedim. Öncelikle Hz.Mevlana'nın türbesi ve Kültür Merkezine gittik.Ziyaret esnasında içeride fotoğraf ve kamera çekimi yasak olduğu için dışarıdan birkaç resim çekebildim ancak. Ama kesinlikle bilgi sahibi olduktan sonra ziyaret etmek çok da etkileyici oluyor. Aslında bende İlk fırsatta Mevlana'nın Mesnevilerini edineceğim. Zaten çocuklarla da çok verimli olmadı.Mesneviyi okuduğumda da Allah'ın izni ile çocuklarda büyümüş olurlar daha rahat gezerim. Tebrizli şems'in türbesi ise Hz.Mevlana'nın türbesine on dakikalık bir mesafede Konya'nın çıkış yoluna denk gelen Şems parkı'nda.Oralarda sormadım ve ben o civarlarda aramıştım ancak araba ile trafikte seyir halinde iken tesadüfen gördüm. duramadığımız ve de geri dönmediğimiz için de, maalesef Tebrizli Şems'i ziyaretimizi gerçekleştiremedik...
Hz.Mevlana Kültür Merkezi'nin arkasında Gülbahçe Konya Mutfağında o yöreye ait etli ekmeğini yiyelim dedik. Etli ekmek bizim bildiğimiz kıymalı pide idi. Ama ben inatla tadını görmek istedim ancak hiç de beğenmedik.Mekan güzel olmakla birlikte eğer yolunuz düşer ise yemek tercihinizi başka yönde yapmanızı tavsiye ederim ben. Çocuklar bile çok ağır buldular ve etinin koktuğunu söylediler.Bende garsona bunları dile getirdim. Hangi et ile yaptıklarını ve çocuklara bile ağır geldiğini, yiyemediklerini söyledim. Oysa Ankara'da alasını yiyoruz. Kısacası ben pek tavsiye edemiyeceğim etli ekmeğini. Ayrıca yer sofralarının yer aldığı şark odaları havasında herbiri ayrı ayrı adlandırılmış özel odalar vardı. Biz teras katını tercih ettik. Arkamızda yemekten önce gezdiğimiz Mevlana türbesi ve Kültür Merkezi vardı. Akşamları semazenler arkamızdaki bahçede gösteri de yapıyorlarmış.Biz tabii ki akşamı bekleyemedik.

5 Temmuz 2009 Pazar

Tatildeyim....

Uzun zaman oldu biliyorum.O nedenle nasıl giriş yapacağımı bile kestiremedim.Ama herkesi çok özledim.Bundan öceki zamanlarda bloğumda sıkıntı yaşamıştım.sizlerden gelen tavsiye üzerine firefoxu bizde yükledik.Gerçekten işe yaradı gibi.

Önceki postumda da belirttiğim gibi işyerimde yine değişiklik oldu.Gelişimden memnun olmakla birlikte, tek sıkıntımız internette bazı kısıtlamaların olması.Başkanlık merkezimizde birçok siteler yasaklı, sadece iş için kullanabiliyoruz buradan.Maalesef buna bloglarımız da dahil.O nedenle işyerimden girip sizleri okuyamıyorum ve de yeni post giremiyorum.

Şu an ise tatildeyim.Annemlerin yanında Silifke' de yazlıktayız. Şu an bunları yazarken dışarıda gök gürlüyor, hava kapalı. Temmuz ayındayız ve de Silifke'de sanıyorum yağmura tanık olacağız diyordum olduk bile.Deniz çok soğuk ve sürekli esinti var.Bu yıl buralar da fazla ısınmamış. Denizden çıktığımızda inanılmaz üşüyoruz.Bugün denize gitmek için öğlen saatlerini tercih ettiğimizde bile hava kapalıydı.Bir ay kadar buralardayız.Sitemizin ortak modemi olduğu için fırsat buldukça uğramaya çalışacağım.Tatilimiz güzel ve de yorucu geçiyor.Özellikle Deren'in peşinde koşturuyoruz.Ayrıca annemlerin evi de katlı olduğu için sürekli merdivenlere yöneliyor, o bizi biraz geriyor.Burada yeğenim Didem'de var.Çocuklar hallerinden çok memnunlar.Site de yıllardır her yaz birlikte oldukları arkadaş grupları ile takılıyorlar, bisiklete biniyorlar,denizde, havuzda birlikteler.Gelişmelerle ilgili resimler ve yazıyı Ankara'ya döndüğümde daha detaylı anlatacağım ve sizleride ilk fırsatta geçmişe dönük okuyacağım.Hepinizi merak ediyorum ve çok özledim.Gerçekten aile gibi olduk acaba sizin tarafınızda hayat nasıl devam etmede diye merak ediyorum doğrusu.Hepinizi yürekten selamlıyor ve sevgilerimi yolluyorum...

Bu arada internet sıkıntımdan dolayı yardımlarınız ve fikirleriniz için çok teşekkür ediyorum.Hepinize sağlıklı,mutlu,huzurlu,bol eğlenceli bir yaz diliyorum.