25 Haziran 2009 Perşembe

Sorunum Var...:((

Değerli blog arkadaşlarım, hayatın içinden başlıklı bloğumda yazdığım üzere Kurumumuzun Başkanlık Merkezine tekrar görevlendirildiğimi yazmıştım.Herşey çok güzel.Hayatımızda bizim istediğimiz kolaylıkları cenab-ı Allah sağladı.Ancak burada bilgisayarlarımızda birçok siteye girişim engelli.Buna bizim bloglarımızda dahil.Ne kendi bloğuma girebiliyorum, ne de sizleri okuyabiliyorum.Fakat blogları okuyamadığım için de işlerimden arta kalan zamanlarda bol bol kitap okuyorum. Bundan dolayı okuduğum kitaplar hakkında da yazamıyorum henüz.

Sorunuma gelince, bundan yaklaşık bir veya bir buçuk ay öncesine kadar elimizde sadece laptopumuz vardı. Fakat onun ekran kartı yandığında, ekran kartı fiyatları neredeyse kendi fiyatına yakın olunca eşim eve yeni bilgisayar aldı.Çünkü kendisinin de işi gereği çok gerekli idi bize.Şimdi bu bilgisayar tabii ki laptopumuzdan daha hızlı ve verimli. Ancak uzun zamandır ne zaman kendi bloğumu veya sizlerin bloğunu açsam bir pencere çıkıyor ve işleminiz iptal edildi,internet bağlantısı yok diyor.Pencereyi tamam dan da kapatsam,çarpıdan da kapatsam internet iptal oluyor ve ben ne okuyabiliyorum ne de yorum yazabiliyorum bu durumdan dolayı.Bu durum sadece bloglarda oluyor.Diğer sitelerde olmuyor.Bunu çözemedim.Neden oluyordur acaba.Bu arada yeni kayıt girebiliyorum.Düzenleme yapabiliyorum ama sadece kendimin ve sizlerin sayfalarını görüntülediğimde oluyor bu durum.Eşimde anlamadı durumu.Virüs bulaşmış olabilir dedi.Yardımcı olabilirseniz çok memnun olacağım.yardımlarınızı bekliyorum arkadaşlar.Sevgilerimle.

Buradan tüm blog arkadaşlarımın ve tüm müslüman kardeşlerimizin kandilinide kutluyorum.Kandiliniz mübarek,Dualarınız kabul olsun.AMİN!..

21 Haziran 2009 Pazar

Babalar Gününden ve Bizden...

Bugün aynı zamanda babalar günü idi.Bu yıl babalar gününü de yine babamlar uzakta iken karşıladık.Telefonla kutlandı.Eşimin ise 19 Haziran doğum günü idi ve çifte kutlama yaptık.Doğum günü ve babalar günü birlikte 19 Haziran da kutlandı.O gün eşiminde unutamıyacağı bir gün oldu.En önemlisi yaş pasta almak istemedik.Ama kızımız büyümüş.Biz işyerindeyken babasına çok sevdiği mozaik pasta yapmış.Üzerini de hindistan cevizi ile süsleyip, babasının ismini falan yazmış.Bende bolca hediye alıp, üçe böldüğüm hediye paketlerini kızlarımın eline verdim ve üçümüzden ayrı ayrı hediyelere boğduk kendisini ama hediyeler benden olmasına rağmen kızlarım sanki kendileri almışcasına öyle mutlu oldular ki, hediyeleri babalarına verirken.Deren'imizin mutluluğu da ayrı bir keyifliydi.İrem'ciğim tabii bununla da kalmamış, yine babasına da kendi, çizimleri ve duygularını yansıtan bir notta hazırlamış.Babası için şiirde yazmış ama onu da ilk fırsatta kendi bloglarında yayınlarım artık.Geçen yıl babalar gününde yazlıktaydık ve çok güzel bir babalar günü kutlaması yapmıştık. Hatta bu babalar günü yazım ile bloxoo'da günün bloğu bile seçilmiştim.O zaman da eşimin Ankara dışında Seminer'de olmasından dolayı babam gelip bizi yazlığa götürmüştü ve eşim bizden ayrı doğum günü ve babalar gününü geçirmişti...

Ben sözü kısa tutup, tüm babalarımızın babalar gününü kutluyor,sağlık,huzur ve mutluluklar diliyorum.Sevgilerimle...

Hayatın Getirdikleri...

Bugünlerde ne bloğuma yazabiliyorum, ne de değerli blog arkadaşlarımı fazla okuyabiliyorum.Hayatımızda yine önemli değişiklikler oldu.Bu da bizim açımızdan olumlu ve bizi mutlu eden değişimler olmakla birlikte yoğunluğumuz ve bazı kısıtlamalar da oldu.Mesela benim işyerimde yine bir değişiklik oldu.Önceki yerim merkeze çok yakındı ve eşimle birlikte yolculuk yapıyorduk.Ama uzun zamandır birimizden biri eve yakın bir yere tayin veya geçiş yapmak istiyorduk.Çünkü çocuklarla daha iyi ilgilenebilmek adına.Cenab-ı Allah yine bize öyle bir güzellik yaptı ki.Eşim eve yakın bir yere tayin istedi ve tayinin çıkmasını bekliyorken, eşimin tayininden bir hafta önce benim tekrar şehir merkezinin dışında bulunan başkanlığımıza tayinim gerçekleşti ve bir hafta sonra da eşimin tayini oldu.Bunun için sadece Cenab-ı Allah'tan gönülden istedik.Daha önce ki çalıştığım yer çok güzeldi.Şehir merkezine yakındı ama eşimin eve yakın tayin durumundan dolayı ben kendi imkanlarımla gidecektim o da bana sıkıntı olacaktı.Çünkü metro,ankaray ve yürüme mesafesi zamanımı ona göre ayarlamam gerekecekti.Şimdi ise servis olayı var ve evden en geç yarım saat sonra işyerindeyiz.Çocuklarla da eşim ilgilenebilecek zamanı olmasından dolayı.Bu güzellikler için Cenab-ı Allah'a şükürler olsun.Hayatımız kolaylaştı. Aslında kafamı daha başka şeyler meşgul ediyordu ama bu güzelliklerden sonra diğer düşüncelerim değerini biraz kaybetti ama yine de belli olmaz,şimdilik askı da diyelim.Zaman ne gösterecek bilemiyorum.Benim daha önce bahsettiğim kafamı meşgul eden mesele aslında şu an askıya aldığım mesele idi ama.Şimdilik diyorum ki; "Görelim Mevlam Ne Eyler, Ne Eylerse Güzel Eyler."

19 Haziran 2009 Cuma

Yanılsamalar Kitabı...


Yazarın kitabı yazması tamamen bir rastlantı sonucu olmuş. Zaten kitabın arka kapağında da yazdığı gibi, romanlarında rastlantıların insan yaşamında oynadığı rolün önemine dikkat çekiyor.Olayların içinde başka olaylara tanık olunuyor ve kendinizi başka hikayenin içinde buluveriyorsunuz. Kısacası kitabın başından sonuna kadar olaylar o kadar değişik boyutlara taşınıyor ki. Aslında gördüğümüz şeylerin gördüklerimiz olmadığına tanık oluyoruz. Paul Auster’in diğer kitaplarını daha önce okumadım açıkcası. Ancak okumam gerektiğini düşünüyorum.Gizemlerle dolu, okudukça o gizemleri çözmeye ve çözmek istedikçe de olayın farklı bir boyutta seyreylediğini gördüm bu kitapta.
İnsan hayatındaki yanılsamalara dikkat çekmek adına değerli bir eser.
Kitabın Kısaca Konusu ise:
Karısıyla iki küçük oğlunu uçak kazasında kaybeden David Zimmer, hayata küsmüştür.Kendini içkiye verip hayatla bağlantısını kesmiştir.Günlerini kendine acıyarak, işinden ve dostlarından ayrı geçirmektedir.Birgün televizyonda bir dönemlerin sessiz film komedyenlerinden Hector Mann üzerine bir belgesele rastlar.Hayata bakışı bu noktadan sonra değişir.Hector Mann altmış yıl önce ansızın ortadan kaybolmuştur ve akibetine dair dair en ufak bir ipucu yoktur.David bu belgeselden sonra Hector’un filmlerinin peşine düşmeye ve Hector hakkında kitap yazmaya karar verir.Kazada karısı ve iki oğlunun ölümünden dolayı sigorta şirketi servet değerinde tazminat ödemiştir.Bu paranın bir kısmını çeşitli yerlere bağışladıktan sonra kalanı da Hector Mann hakkında bilgi toplamak ve diğer filmlerine ulaşmak adına harcayacaktır.(Buradaki gelişmelerinin ayrıntılarına değinmeyeceğim. Devamı kitabın içinde)Kitabı yazıp yayınlattıktan sonra David, Hector’un karısından bir mektup alır.Kitabını okuduklarını ve Hector’un kendisi ile tanışmak istediğini yazmaktadır.Fakat bu arada Hector çok hastadır ve çok az bir zamanı vardır.David bu mektuba inanamamaktadır ve dikkate almamaya çalışmaktadır.Ancak bir taraftan da kafasını meşgul etmektedir.Mektubun ciddiyetine inanmak için deliller istemektedir.Fakat ısrarla başka bir mektup alır. Ayrıca Hector’un vasiyetine göre altmış yıl önce kaybolmasından sonra yaşadıkları Hector’a ait bilgiler ve filmlerde ölümünün ardından 24 saat içinde yakılacaktır. David zorda olsa Hector'ı görmeye gider. Orada birkaç gün kalır ve hector ile çok kısa bir görüşme gerçekleştirir. Ancak bu kısacık görüşme David için yeterli olmamıştır. O görüşmenin ardından Hector'ın ölümüne ve vasiyeti ile ilgili gelişmelere tanık olmakla birlikte bütün bu gelişmeler David’in hayatını farklı boyutlara taşımaya devam etmektedir.

5 Haziran 2009 Cuma

Kısacık Bir Veda...

Resim google görsel resimlerden alınmıştır.Bende bugünlerde Allah'ıma işlerimin hayırla sonuçlanması için dua ediyorum.Hepimizin dularının kabul olmasını Cenab-ı Allah'tan diliyorum.
Değerli Arkadaşlar,

Öncelikle güzel, bol eğlenceli, sağlıklı bir hafta sonu diliyorum. Bu günlerde buralara pek uğrayamıyorum. Daha önceki yazılarımın birinde de belirttiğim gibi bugünlerde hem oldukça yoğunum, hem de kafam çok karışık. Bazı düşüncelerim, planlarım var ve bunlar üzerine de yoğunlaştığım için vakit bulamıyorum. Bulsam dahi dikkatimi veremiyorum. Öyle ki bazen kitap okurken bile okuduğum yere o an odaklanamıyorum. Bu durum belki Eylül ayına kadar da sürebilir. Çünkü halletmem gereken bu mevzuların gerçekleşme sürecinin zamana ihtiyacı var. Bu arada yazmak istediğim, paylaşmak istediğim o kadar çok konu var ki. Fırsat bulupta burada yayınlayamıyorum bile. En başta da okuduğum kitaplar, el emeği çalışmalarım. Önceki yapmış olduğum çalışmalarımdan da bahsetmek istiyordum tek tek ama inanın fırsat bulamıyorum. Sizleri de fırsat buldukça okumaya çalışıyorum. Bazen yorum da bırakamayabilirim. Zaten Temmuz başı gibi de izin düşünüyorum bir ay kadar. Konular da böylece birikiyor. Şu an bahsettiğim mevzular muallakta olduğu için paylaşamıyorum ama sonuçlarını burada mutlaka paylaşmak isterim ve ben sonuçların Allah'ın izni ile hayırlı olacağına da inanıyorum. Bu süreçte sizlerden de izin istiyorum değerli arkadaşlarım. Döndüğümde eksik ve ihmal durumlarımı en iyi şekilde telafi etmeye çalışacağım. Bu durum güz dönemine kadar sürer sanıyorum.O zamana kadar fırsat buldukça sizlere uğramaya çalışacağım. Bazı boşluklarda benimde yazmam gerektiğini düşündüğüm şeyler olabilir, o zaman fırsat yaratıp yazmaya çalışacağım. Özellikle kızlarımın bloğunu bu konuda hiç ihmal etmek istemiyorum. Çünkü onlarla paylaştığımız, yaşadığımız şeyler anlık olabildiği için, hemen yazmaksak şayet unutulabiliyor. Gelecekte o anları hatırlamak ve tekrar yaşamak adına önemli anlarımızı sıcağı sıcağına yazmak istiyorum. Hayırlısı bakalım. Şimdilik ruh halim bunları söylüyor. Bakalım zaman ne gösterecek. Hepinizin güzel, sağlıklı,verimli, bol eğlenceli bir yaz geçirmesini diliyorum. Herşey gönlünüzce olsun...Sevgilerimle...

4 Haziran 2009 Perşembe

Bu Öğütlere Kulak Verin...Derim!..


İşyerimizde görev yapmakta olan değerli büyüğümüz Kazım Bey'in mail olarak göndermiş olduğu bu güzel öğütleri sizlerle de paylaşmak istedim.

Kızıldereli Öğütleri:

*Aklını kullan iyice tanımadan hiçbir insana bağlanma.
*Bitmemiş ilişkilerin üzerine ilişki kurma, acı çeken sen olursun.
*Seni takmayanı sen hiç takma, konuşmayanla asla konuşma.
*Güvenmediğin biriyle asla flört etme.
*Yalanını yakaladığın kişinin düzelebileceğini düşünme
*İnsanlara doğru değer ver, hak etmeyenleri sil.
*Kimseye yalvarma.
*Asla dönüp de arkana bakma.
*Sır tutmasını bil.
*Dostlarının sevgilinden daha önemli olduğunu unutma.
*Onları asla sevgilin için satma.
*Hak ettiğin sevgiyi alamadığında kendini üzme, sorun sen değilsin.
*Kimsenin lafıyla dolduruşa gelme, ama aklının bir köşesinde de tut.
*Kafanda bitirdikten sonra iki çift tatlı söz, iki damla gözyaşı için asla yumuşama.
*Seni sevenlerle kullananları iyi ayırt et.
*Seni dinleyip anlamaya niyeti olmayanlarla tartışma.
*Eğer verdiğin sır o kişide kalmıyorsa ikinci bir sır şansı verme.
*Kendini öven insanlardan kaç.
*Karşındakinin doğruyu söylediğini varsayma.
*Kendine saygını yitirmene neden olacak hiçbir şey yapma.
*Kendinin herkesten daha önemli olduğunu unutma.
*Gözyaşlarının değerini bil. Onları hak etmeyenler için harcama.
*Senin zekana inanan insanları hayal kırıklığına uğratma.
*Kendini sev.
*Dostluğunla yetinmeyenler için hiçbir fedakarlık yapma.
*İnsanları kaybediyorsun diye ağlayıp sızlama, ama kazandığın insanların değerini bil.
*Kimseye taşıyabileceğinden fazla değer verip bununla övünmesine fırsat verme. *Güvenmediğin kimseye aleyhine kullanılabilecek hiçbir koz verme.
*İstediğini almak için asla duygu sömürüsü yapma.
*Sana duyulan sevgiyi ve güveni istismar etme...