Duygularıma nereden başlayacağımı bilemiyorum.Ama bir yerlerden veya herhangi bir yerden başlayabilirim.Çünkü o kadar karma karışık ki. Ne istediğini biliyor olmak ama yapamamak.Elimizdeki şeylerle mutlu olmayı bilmek, bunun için Allah’a şükretmek lazım biliyorum. Günümüzün çoğu işyerinde geçiyor.Benim içinde çalıştığım iş beni tatmin etmeli.Üretken olmalıyım.Masa başında memuriyetlik işi bana göre değil. Birilerinin buyruğunda çalışmak Sana söyleneni senin mantığın almasa da yanlış da olsa yerine getirmek.
“Emir demiri keser” zihniyetiyle yaklaşmak bana göre değil arkadaş. İlk iş hayatıma atıldığım dönemlerde son derece kültürlü, mütavazi,mantıklı, hoşgörülü, insancıl, babacan yöneticiler ile çalışmıştım.Bu kişilere kendinizi daha iyi ifade edebiliyordunuz. İşle ilgili kendi fikirlerinizi, düşüncelerinizi daha güzel aktarabiliyordunuz.Sizi dinliyorlardı.Ayrıca fikir üretmen, düşüncelerini ifade edebilmen bilakis hoşlarına gidiyor ve her zaman açık sözlü olmamız isteniyor.Düşüncelerimizi, fikirlerimizi her zaman açık yüreklilikle ifade etmemiz isteniyordu. Bu da insanın kendi düşüncelerinize, fikirlerinize de saygı gösterildiği, bir işe yaradığınızı, önemsendiğinizi gösteriyordu. O zamanlarda iş konusunda tecrübemizin daha az olmasına rağmen bu yaklaşımın benimsenmesi bizi daha da işe bağlıyor, daha da ufkumuz genişliyor ve daha çok şeyler üretebiliyorduk…Oysa şimdi kendini bilmeyen, daha kendini ifade edemeyen, koltuk sevdası ile oralara gelmiş insanlarla çalışmanın çok zor olduğunu görüyoruz. Bu insanlar normal hayatlarında da kendileriyle çelişen insanlar.Makamı hak etmek için bazı meziyetlere sahip olmak, hizmet maksatlı o makamlara gelmek lazım.Son yıllarda böyle şeylerle karşılaşınca iş hayatından ister istemez soğuyorum.Böyle olunca da çalışma hayatı bana göre değil. Belki bu konuda bana kızanlar da olabilir. Çalışıyor olduğum için, halime şükretmem gerekir diye düşünebilirsiniz.Evet, şükrediyorum ama olması gerekenler olmayınca da duruma canım sıkılıyor. Ne yapayım.Bugünlerde bu durum daha da beni boğuyor. Aslında nasıl bir işte çalışmak isterdim, diye sorulacak olursa şunu söyleyebilirim.Derneklerde çalışmak, önemli faaliyetlerde bulunmak, insanlara faydalı olabileceğim etkinliklerde bulunmak, kitap yazmak, sanatsal faaliyetler yapabilmek isterdim.Bunu iş hayatım dışında da gerçekleştirebileceğimi biliyorum ama bunun için iş hayatımın dışında özel hayatımdan feragat etmem gerekiyor sanıyorum.Oysa özel hayatım eşim ve iki küçük kızımdan ibaret. Hele en küçük kızım iki yaşında ve oldukça hareketli… “Biraz daha büyümelerini beklemeli miyim?” diyorum.Çünkü bu konuda eşimden özveride bulunmasını beklemem gerekiyor.Canım Benim, eşim bu konuda bana anlayış gösterecektir.Beni en iyi anlayan kişi odur.Ancak o iş hayatı dışındaki zamanlarını ailesi ile geçirmekten keyif alıyorken ondan böyle bir özveri beklemem bencillik olmaz mı acaba? Yanlış anlaşılmasın, benimde ailem ile olan zamanlarım en güzel anlarım…Sadece iş ortamındaki sıkılmışlığım, boğulmuşluğumdan bir nebze kurtulabilir miyim diyorum, ne dersiniz?Yoksa zamana mı ihtiyacım var?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder