3 Nisan 2008 Perşembe

GERÇEK DOSTLUK BÖYLE OLUR...




Sevgili Dostlarım,

Biryerlerde okuduğum bir öyküyü sizlerle paylaşmak istiyorum.Çünkü dostluk kavramı ben de çok özeldir.Onu kaybetmemek lazım diye düşünüyorum.Ve ben aşağıdaki öyküyü gerçek dostlarıma ithaf etmek istiyorum ve sizleri çok seviyorum...


Çok samimi iki dost ve arkadaştılar.Fakat bir tanesi çok kurnaz, atılgan ve hareketli; diğeri ise çok saf, dürüst ve sessizdi.Bir gün kurnaz olan, arkadaşına giderek işlerinin bozulduğunu söyler ve kendisinden para ister.Dostu onu kırmaz ve elindeki bütün parayı verir.Arkadaşı bu parayla işlerini düzeltir.Bir süre sonra kurnaz olan yine arkadaşına gider ve nişanlısını çok beğendiğini ve kendisine vermesini söyler.Arkadaşı çok şaşırır.Ancak arkadaşı çok şaşırır.Ancak aralarında kuvvetli bir sevgi vardır ki, arkadaşına hayır diyemez,nişanlısını verir.

Zaman içinde saf olanın işleri bozulur.Arkadaşına giderBir zamanlar ben de ona iyilik yapmıştım diyerek.Arkadaşından iş ister.Ancak arkadaşı ona iş vermez.Bizim ki pişmanlık ve üzüntü içinde geri döner ancak arkadaşına kızamaz.Birgün sokakta dolaşırken yanına yaşlı bir adam yaklaşır.Fakir olduğunu ilaç alamadığını söyler.Bizim ki yaşlı adama acır ve ilacını alır, kendisine verir.Bir süre sonra yaşlı adamın öldüğünü duyar.yaşlı adam zengindir ve bütün mirasını kendisine bırakmıştır.

Saf adam artık zengindir.Birazda sevdiği dostuna kırgınlıkla onun işyerinin karşısında ev alır ve oraya yerleşir.Birgün evinin kapısını dilenci bir kadın çalar.Yaşlı kadın çok aç olduğunu, kendisine yemek vermesini söyler.O da hiç düşünmeden yaşlı kadını içeri alır ve karnını doyurur.Kimsesi olmadığını öğrendiği kadına, kendisinin de yalnız olduğunu söyler ve bu evde birlikte yaşayalım, sen evin işlerini ve yemekleri yaparsın, der. Yaşlı kadın hiç düşünmeden kabul eder.Bir süre sonra yaşlı kadın bizimkine kendisine uygun bir kız bulup evlenmesini söyler. Bizimki de böyle bir kızı nasıl bulacağını, kendisinin tanıdığı olmadığını söyler. Yaşlı kadın ona uygun uygun bir kız tanıdığını ve kendisiyle tanıştırabileceğini söyler.Görüşmeler sonunda evlenmeye karar verir.Düğün davetileri basılır.Bizim ki kırgın olduğu dostunu da düğüne davet eder.Düğün günü gelir çatar.Saf adam düğün salonun da birşeyler söylemek ister.Mikrofonu alır.Başlar yaşadıklarını anlatmaya; Eskiden çok sevdiğim bir dostum vardı.Birgün işleri bozulunca benden para istedi.Bütün paramı verdim.Evlenmek üzere olduğum nişanlımı istedi.Çok üzülerek onu da verdim.Çünkü biz gerçek dostuk.Onun üzülmesini istemedim.İşlerim bozulduğunda onun fabrikasına gittim ve çalışmak için iş istedim. Bana iş vermedi. Çok üzüldüm ama yine de ona kızmıyorum.Çünkü biz gerçek dostuk.Bu konuşma üzerine kurnaz olan dostu mikrofonu eline aldı.Başladı konuşmaya; Benim de bir zamanlar çok sevdiğim dostum vardı.İşlerim bozulduğunda kendisinden para istedim.Bütün parasını bana verdi.Sonra ondan nişanlısını istedim.Üzülerek onu da bana verdi.Nişanlısını istememin nedeni o kadının arkadaşıma layık olmamasıydı.Kendisi çok saf olduğu için arkadaşımı o kadından bu şekilde kurtardım.İşleri bozulduğunda gelip benden iş istedi.Arkadaşımı kendi emrimde çalıştıramazdım.O nedenle iş vermedim.

Günün birinde karşılaştığı adam benim babamdı.Babam ölmek üzereydi.Onu arkadaşımın yanına ben gönderdim.Mirasını ona ben bıraktırdım.Evine gelen dilenci kadın benim annemdi.Ona bakıp iyi yaşamasını sağlamak için ben gönderdim.Şu anda evlenmekte olduğu kız benim benim kız kardeşimdir.Onu arkadaşımla evlenmesi için ben ikna ettim.

Değerli misafirler, işte biz böyle bir dostuz...

1 yorum:

Recep Hilmi TUFAN | rehitu.com dedi ki...

Çok güzel bir hikâyeymiş. Teşekkürler efendim...