3 Mart 2016 Perşembe

Duvarların Arkasında

"Duvarların Arkasında" Ayşe BÖHÜRLER ve Aslıhan EKER'in 3 yılı kapsayan çalışmaları sonucu ortaya çıkmış belgesel niteliğinde, 13 islam ülkesini ve buralardaki 200'den fazla kadınla yaptıkları görüşmeler sonucu oluşan bir kitap.Yazarlar bu çalışmaya başlamadan önce ön araştırma yapmak istediklerinde, o ülkelerdeki kadınlar hakkındaki belgelere, bilgilere ne yazık ki batılı kaynaklardan ulaşabilmişler.Ancak o belge ve bilgilerde batının coğrafik ve kültürel farklılıkları gözetmeden islam ülkelerindeki kadınları erkeğine köle olmuş, baskı altında kuşatılmış, cahil, ezik, burkaların ve peçelerin arkasına gizlenmiş bir kadın modelinde önyargılarını yansıtan kaynaklarmış. Bu projenin asıl amacı ise islam ülkelerindeki kadınları kendi gözleri ile görmek,tanımak ve aslında yansıtıldıkları gibi olmadıklarını ortaya koyacak olumlu bir imaj çizmeye çalışmak olmuş.Bu nedenle de görüştükleri kadınları kötü hikayeleri olan alt kesimlerden değil de, başarılı, kariyer sahibi elit tabakadan kadınlar olmuş. Bu anlamda oldukça kapsamlı bir çalışma olmuş.Kitap 550 sayfa, sık ve küçük punto ile yazılmış. Normal kitap formatında yazılmış olsa iki katına çıkardı sayfa sayısı. Aslında her islam ülkesindeki kadınlar ve o ülkenin kadınlarının ortak yaşam koşullarını ve kültürlerini ayrı ayrı ele almak daha açıklayıcı ve aydınlatıcı olabilir.Ancak geniş çaplı anlatmak çok sayfalarımı alır benim de.Aslıhan EKER bir konferansta müslüman kadınlardan, gittikleri her ülkede artık duymaktan sıkıldıkları cümle "kendimize göre bir takım problemlerimiz var, ancak diğer müslüman ülkelerin kadınlarından daha şanslıyız" olmuş. Bunu en fakir ülkeler arasında olan Yemen'deki kadınlar dahi söylemişler.Bu da kendi kültürlerini, yaşam koşullarının onlara getirdikleri sıkıntıları özümsemiş olduklarını gösteriyor.Ancak islam ülkesindeki kadınların genel sorunları boşanmalar. Boşanma erkek tarafından kolay olmakla birlikte, kadına zorluk, neredeyse imkansızlık teşkil ediyor.Çok eşlilik de temel sorunlardan ve erkek istediği zaman ikinci, üçüncü eşe sahip olma hakkını kendinde görüyor.Kanunlara göre erkek ikinci eş almak istediğinde ilk eşine danışmak zorunda, ancak danışsa bile eş izin vermese de erkek kadını rahatlıkla boşayıp, daha sonra da bütün haklarından feragat ettirip, sokağa terk edebiliyor veya şiddet uygulayabiliyor.Yine birçok ülkede namus cinayetleri cinayet muamelesi görmüyor.Cinayet işleyenler çok kısa sürede hapisten çıkarılıyorlar. Hatta haksız yere öldürülen kadınların üzerine iftiralar bile atılabiliyor "namus cinayeti" diye.Bütün bu gibi sorunların yanında kadının velisi olmadan tek başına karar verememe, miras dağılımında eşitsizlikler, başörtüsü temel sorunlar teşkil ediyor. Bütün bunları düşündüğümüzde Türk ve islam kadını olarak ne kadar şanslı ve özgür olduğumuzun bir kez daha farkına varmış oluyoruz.Kitabı ben ilgiyle ve merakla okudum.Benim için kitabın kurgu değil de, gerçekleri yansıtması ve o bölgedeki insanlarla görüşmeler sonucu yazılmış olması çok önemli.Çünkü İslam ülkesindeki dindaşlarımız hakkında daha kapsamlı bilgi sahibi oluyor; kendi yaşam koşullarımız ve haklarımızı da düşündüğümüzde bir değil, bin şükür sebebimiz daha olmuş oluyor.

Hiç yorum yok: