27 Temmuz 2008 Pazar
HAYVANAT BAHÇESİNDEYİZ...
Etiketler:
AKTİVİTELERİMİZ,
Gezip,
Gördüklerimiz,
Tatil Notlarımız
20 Temmuz 2008 Pazar
İYİ HABER...:)
Önceki yazımda Sadettin kardeşimizin yaşadığı üzücü kazadan bahsetmiştim.Öncelikle olaya değinmek istiyorum.Bir hafta önce düğünleri olmuştu ve balayına da Fethiye'ye gitmişlerdi.Evliliklerinin üçüncü gününde kaldıkları otelin iskelesinden suya balıklama atlamış.Fakat suyun derinliği 160 cm.kadar olunca çocuk kafa üstü suyun dibine çakılmış.Bundan dolayı da omirilikte ciddi hasar olmuş.Kırılma ,kanama ve ödem.İskelede uyarı levhası da yokmuş.Çocuk suya atlar atlamaz kısmi felç geçirmiş.Yüzüstü suyun yüzeyine çıkmış ancak hareketsiz bir şekilde yatıyormuş.Eşide Sadettin şaka yapma demiş.Ancak ses alamayınca ikinci kez seslenmiş.Yine ses yok.Bağırıp yardım istemiş.Ancak kimse yardıma yanaşmamış.Kızcağız tek başına Kardeşimizi kucaklamış dışarı çıkarmış.Eşi çıkarırken kendindeymiş ama Tuba hiçbir yerim tutmuyor, vücudumun her yeri karıncalanıyor demiş.Eğer farkedilmeseydi.Çocuk suda dönemediği için boğulabilirdi de.Dışarı çıkardıktan sonra millet başına toplanmış.Daha sonra ambulans çağrılmış.Hasteneye kaldırılmış.Doktorlar çok ümitsiz konuşuyorlardı.% 50 yaşama şansı var.Yaşasa bile %70-80 felç kalma durumu var diyorlardı.Ailesi ve bizler çok perişan olduk.Ama hep dua edildi.Ben bu dualarda Kardeşimizin tekrar hayata bağlandığını söyleyebilirim.Cuma akşamı çalıştığı kurumun gönderdiği uçak ile Ankara'ya geldi.Cumartesi günü de doktorlar ameliyat olmasına karar verdi.Ameliyatı oldukça başarılı geçti.Hatta bir hafta sonra taburcu edeceklerini söylemişler.Ancak daha sonrada Uzun bir tedavi süreci bekliyor.Fizik tedaviye başlanacak.Neyse ki buna şükür.Otel içinde uyarı levhası olmadığı için suç duyurusunda bulunulmuş.Allahtan kardeşimize acil şifalar diliyorum.Eşi ile birlikte sağlıklı,mutlu,uzun, hayırlı ömürler diliyorum.
17 Temmuz 2008 Perşembe
GÜLEN YÜZÜN SOLMASIN...

Değerli Kardeşim Sadettin o kadar tatlı, terbiyeli, efendi ve güleryüzlü bir çocuktur ki; Allahım onu ve cümlesini daha öncede söylediğim gibi anne-baba ve eşine bağışlasın.
12 Temmuz 2008 Cumartesi
CEP TELEFONU,KANSER VE MİM...

Mersin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Halil Kumbur, cep telefonunun vazgeçilmez iletişim aracı olduğunu birkaç önlemle verdiği zararların en aza indirilebileceğini söylemiş.Prof. Dr. Kumbur, yaptığı açıklamada, uluslararası bilimsel araştırmaların cep telefonunu sık kullananlarda vücut ısısının artmasına bağlı olarak işitme ve görme bozukluklarıyla kanser riskinin arttığının bu ve buna benzer zararlarının bilinmesine rağmen k cep telefonuyla yapılan görüşmelerde sınırların aşıldığını söyledi.Prof. Dr. Kumbur, özellikle GSM firmalarının rekabeti ve bedava görüşmelerin, cep telefonuyla gereğinden fazla konuşma yapılmasına, hatta konuşma çılgınlığına neden olduğunu kaydetti.Prof. Dr. Halil Kumbur, cep telefonunun verdiği zararı en aza indirmek için birtakım küçük önlemler alınması gerektiğini kaydetti.Cep telefonu diğer birçok elektronik eşya gibi sadece alıcı değil aynı zamanda verici durumundadır. Bu nedenle aşırı derecede cep telefonu kullanan kişilere elektrik yüklemesi yapar. Telefona ilk sinyal geldiğinde doğrudan açılarak kulağa götürülmemeli, aksi halde kulağa götürülen telefonla vücut yüzde 50 daha fazla enerji saldırısına maruz kalır.Telefon çalıp, açma düğmesine dokunduktan birkaç saniye sonra (alo) denmeli. Çünkü, cep telefonu çalmak üzereyken nasıl ki bilgisayarlarda titreşim oluyor, görüntü bozuluyorsa, insan vücudu da biz hissetmesek de cep telefonunun sinyalinden etkileniyor."Prof. Dr. Kumbur, araçla yolculukta da sürekli baz istasyonu değiştiren cep telefonunun daha fazla zarar verdiğini belirterek, şunları kaydetti:"Cep telefonu ile görüşmeler, baz istasyonlarındaki vericiler aracılığıyla oluyor. Kişinin bulunduğu yer en yakın vericinin kapsama alanının dışında kalıyorsa görüşme mümkün olmaz, ancak buna rağmen kişi cep telefonu ile bir yeri aramada ısrar ederse her aramada elektrik yüklemesine maruz kalır. Bu nedenle, ulaşılamayan telefonlarda şansı çok zorlamamak lazım.""Yolculuk sırasında konuşmayın"Prof. Dr. Kumbur, yolculuk sırasında da cep telefonunun aracın geçtiği güzergahta sürekli baz istasyonu değiştirildiğini, bu değişimler sırasında da yüzde 50 daha fazla enerji yüklemesi olduğunu bildirdi.Son yıllarda GSM firmalarının rekabeti ve buna bağlı yaygınlaşan bedava görüşmelerin, cep telefonuyla konuşma çılgınlığına neden olduğunu anlatan Kumbur, "Cep telefonu ile uzun görüşme sırasında beyin sıvısının sıcaklığı 0.1 santigrat derece artıyor" dedi.Kumbur, cep telefonunun gece yatarken yakın bir mesafeye bırakılmaması, sürekli şarjda takılı bulunmaması gibi küçük önlemlerin de ihmal edilmemesini önerdi.
Bugün mailime gelmiş bir yazı.Çok önemli bir konu olduğu için paylaşmak istedim.
Sağlıklı bir yaşam diliyorum.
Bugün mailime gelmiş bir yazı.Çok önemli bir konu olduğu için paylaşmak istedim.
Sağlıklı bir yaşam diliyorum.
11 Temmuz 2008 Cuma
TATİL BİTTİ...

Yukarıdaki resim Mersin'de Silifke ile Erdemli arasında bir yer olan Doktorun Yeri ve yanında da Amcanın Yeri.Çok ilginç değil mi?Arkadaşlarım kaç yıldır orayı mutlaka görmemi ve çok güzel bir yer olduğunu söylemişlerdi.Ancak her sene anneme oraya gitmek istediğimi söylediğim halde annem karşı çıktı.Çünkü yollarını hiç beğenmiyor ve korktuğu için gitmemizi istemiyordu.Neyse ki sağolsunlar Halil Ağabeyimiz ve eşi Aynur Ablamız eve dönmemizden bir gün önce bizi Güzelolukta bir yerde yaylaya yemeğe götürdüler.Orada Doktorun Yeri konusu açıldı ve annemde Mehtap'da çok görmek istiyor ama göndermedim dedi.Sağolsun Halil Ağabey sen bana niye söylemedin.Ben götürürdüm sizi dedi.Eve giderken de o tarafın dönüş yolunu kullandık.Doktorun yerinde biraz mola verdik.İnanılmaz güzel, bir doğa harikası.Yalnız biz oradayken hava kapandı ve yağmur yağdı.Deniz sahilinde olunupta karadeniz havasını orada yaşamak enterasan geldi,doğrusu.








Etiketler:
AKTİVİTELERİMİZ,
Gezip,
Gördüklerimiz,
Tatil Notlarımız
8 Temmuz 2008 Salı
YİNE KIZIMDAN HEPSİ KIZLARIMIZ...

İÇİMDEN GEÇENLER...

Şimdi içimden geldiği gibi yazmak istiyorum.İşe başladım.Evde herşey eskisi gibi.Kısacası hayatımız ev hanımlığı, annelik, iş kadınlığı arasında gidip geliyor.Haa! bu arada bir de kendi çapında yazarlık da eklendi.
Aslında zaman yetmiyor.Zamanımız elverse yapacak o kadar çok şey var ki.Yoğun bir tempoyla hayatımız akıp gidiyor.Bizse yapmak isteyip de yapamadıklarımızı erteleyip duruyoruz.Sanki yarına dair garantimiz varmış gibi.Hayat böyle işte.İnsan hayatında birçok şeyi ertelemekte ve arkasına baktığında bomboş bir hayat görmekte.Aslında hayatını dolu dolu yaşayan birçok insanın da arkasına baktığında gerçekleştiremediği birçok şeyleri vardır...
Neyse canım, bu hayatın cilvesi işte.Bu kadar sorun etmemek lazım.Biz elimizden geleni yapalım.Hayata sımsıkı sarılıp, elimizdeki imkanlarımızla mutlu ve huzurlu,sağlıklı, verimli bir yaşam sürdürelim.Pozitif olalım.Karamsar, umutsuz olmayalım.Şükretmesini bilelim, öyle değil mi ama?..
Bugün ben bu duygular içindeyken,arkadaşım okuduğu bir kitaptan bana tam da benim yukarıdaki duygularıma tercüme olacak şeyler okudu.Bunu da paylaşmak istiyorum.
Eflatun'a iki soru sormuşlar.
Birincisi; "İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nedir?"
Eflatun tek tek sıralamış:
Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler.Ne var ki çocukluklarını özlerler.
Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler.Ama sağlıklarını geri almak için de para öderler.
Yarından endişe ederken bugünü unuturlar.Dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yaşarlar.
Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar.Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.
Sıra gelmiş ikinci soruya;"Peki sen ne öneriyorsun?"
Bilge yine sıralamış:
Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın!Yapılması gereken tek şey,sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır.
Önemli olan;hayatta en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır.
6 Temmuz 2008 Pazar
GÜNÜN BLOĞU OLMUŞUM HABERİM YOKKKKK!....
Selam arkadaşlar.
Tatilim bitti. Evime döndüm.İlk işimde yerleşme faslından sonra fırsat bulur bulmaz, bloğuma bir göz atmak oldu.Aaa! Bir de ne göreyim. Blograzzideki puanım birazcık yükselmiş. Dur bakalım, bir de buraya bakayım derken.Birkaç blogcu arkadaşlarımdan tebrik mesajları ile karşı karşıya kaldım.Ve bununla birlikte şaşırdım kaldım. Günün bloğu olmuşum.Ya ben nasıl günün bloğu seçildim? Hangi tarihte seçildim? Hangi yazımla seçildim? Bu seçim nasıl yapılıyor? Hangi kıstaslarla seçim yapılıyor veya puanlama nasıl ve neye göre yapılıyor?....diye uzayıp giden sorularımla başbaşayım şu an.Yanlış anlaşılmasın lütfen.Günün bloğuna layık görülmem konusunda emeği geçenlere teşekkür ediyorum.Çok onur verici ve de mutlu edici.Ben bu durumu kaçırdığım ve de kendim için o kadar da iddialı olmadığım içindir bu şaşkınlığım.Bana bu konularda bilgi verebilecek arkadaşlardan yorumlar bekliyorum.Dediğim gibi çok güzel birşey ama nasıl değerlendirildiğimizi ısrarla merak ediyorum. EVET YORUMLAR LÜTFEN!...
Tatilim bitti. Evime döndüm.İlk işimde yerleşme faslından sonra fırsat bulur bulmaz, bloğuma bir göz atmak oldu.Aaa! Bir de ne göreyim. Blograzzideki puanım birazcık yükselmiş. Dur bakalım, bir de buraya bakayım derken.Birkaç blogcu arkadaşlarımdan tebrik mesajları ile karşı karşıya kaldım.Ve bununla birlikte şaşırdım kaldım. Günün bloğu olmuşum.Ya ben nasıl günün bloğu seçildim? Hangi tarihte seçildim? Hangi yazımla seçildim? Bu seçim nasıl yapılıyor? Hangi kıstaslarla seçim yapılıyor veya puanlama nasıl ve neye göre yapılıyor?....diye uzayıp giden sorularımla başbaşayım şu an.Yanlış anlaşılmasın lütfen.Günün bloğuna layık görülmem konusunda emeği geçenlere teşekkür ediyorum.Çok onur verici ve de mutlu edici.Ben bu durumu kaçırdığım ve de kendim için o kadar da iddialı olmadığım içindir bu şaşkınlığım.Bana bu konularda bilgi verebilecek arkadaşlardan yorumlar bekliyorum.Dediğim gibi çok güzel birşey ama nasıl değerlendirildiğimizi ısrarla merak ediyorum. EVET YORUMLAR LÜTFEN!...
Etiketler:
Blog Action Day,
BLOG OYUNU,
DUYGU VE DÜŞÜNCELERİM,
Ödül,
YORUM
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)