6 Ekim 2010 Çarşamba

Çalıkuşu Romanını Tekrar Anımsamak İsteyenlere...

Yıllar önce okuduğum eserlerden biridir Çalıkuşu. Geçen gün bir konuda gündeme geldiğinde tekrar okumak istedim.Konusunu hayal meyal hatırlıyordum. İyi de oldu.Kitabı orta son veya lise yıllarımdan birinde okumuştum tam tarihini hatırlamıyorum ama şuna inanıyorum.O yıllarda çocuk gözü ile, şimdilerde ise yetişkin gözü ile her okuduğumuz kitabın farklı bir tat veya mana katacağına inanıyorum duygularımıza ve düşüncelerimize. Çalıkuşu'da öyle oldu bende aslında...

Kitabı okurken kendimi öyle kaptırdım ki, resmen olayların içinde hissettim kendimi.Zaman zaman Feride'ye kızdım, zaman zaman da gözlerim doldu.Geçen cumartesi günü bitti kitap.Kahvaltıdan sonra mutfağı toplayıp, kitabı elime aldım ve sonlarında olduğum sayfaları tükettikten sonra, kitabı mutlu mesut bitirmenin tadına vardım ve normal hayatıma da mutlu mesut döndüm diyebilirim doğrusu.

Çalıkuşu Feride, küçük yaşlarda annesinin ölümü üzerine altı yaşında yetim kalmıştır.Dokuz yaşına kadar büyük annesinin vefatına kadar da büyük annesi bakmıştır. Feride oldukça haylaz, yaramaz, ele avuca sığmaz bir kız çocuğu olmasına rağmen oldukça da duygusal bir çocuktur. Büyükannesini de hayli zorlamıştır bu konuda.Daha sonra büyükannesinin ölümü üzerine babası onu bir Fransız okuluna yazdırır.Oniki yaşında da Feride babasını kaybeder.Çocukluk yılları acı dolu, kayıplarla geçmiştir.Feride bundan sonra tek yakınları teyzeleri ile de ancak yatılı okuldan izinli olduğu zamanlarda görüşmektedir. En çok da İstanbul'daki teyzesinin evinde kalmaktadır. Okul yılları oldukça haylaz ve hareketli geçmiştir. Okul idarecileri de Feride'nin yaramazlıklarından oldukça yılmışlardır.Öyle ki Feride düz duvarlara tırmanan, ağaç tepelerinden inmeyen bir kızdır.Bu yüzden kendisine çalıkuşu adı da okuldaki muallimleri tarafından verilmiştir.Feride okulda okuduğu yıllarda teyzesinin oğlu Kamran'la da duygusal bir yakınlık yaşarlar.Okul bitimine kadar Kamran yurt dışında görevlidir.Okul bittiğinde Kamran'da yurtdışından dönmüş ve evlilik hazırlıkları yaparlarken,bir bayan çıkagelir ve Kamran'la başka bir kadın arasındaki duygusal yakınlaşmadan bahseder.Bunun üzerine Feride kimselere haber vermeden kendini Anadolu'ya atar. Anadolu'nun çeşitli köylerinde öğretmenlikler yapar, oldukça zorlu bir yaşamla da mücadele eder.Güzelliği ve gençliği her gittiği yerde onu zor durumda bırakmıştır.Feride ilk gittiği köyde ki öğrencilerinden Munise adlı bir kızı da evlatlık olarak alır.Munise babası ve üvey annesi tarafından sürekli şiddet görmektedir.Munise'yi evlat edindikten sonra Feride ve Munise çok güzel günler geçirirler.Ancak Feride'nin  görev nedeni ile Kuşadası'nda  bulundukları sırada Munise hastalanır ve ölür. Bunun üzerine Feride çok kötü günler yaşar.Kuşadasına geldiği günden itibaren ilk görev yaptığı köyde tanımış olduğu yaşlı, babacan doktor Hayrettin Bey bu zorlu zamanlarında Feride'yi yalnız bırakmaz.Ancak Hayrettin Bey'in yardım amacı ile yakınlığı çevrede dedikodulara yol açınca  Hayrettin Bey'de Feride'yi bu zor durumdan kurtarmak için nikah kıyar ve yine kendi himayesinde, kızı gibi kol kanat gerer. Feride'nin de Kamran'a olan sevdasını bildiği için yaşlı doktor artık hastalığının ilerlediği ve ölümüne birkaç gün kala mutlaka İstanbul'a teyzelerinin yanına gitmesini ve bir de Kamran'a yazmış olduğu mektubu iletmesini vasiyet eder.Bu mektupla birlikte Feride'nin Anadolu'ya adım atmaya başladığı andan itibaren tutmuş olduğu günlüğüde vermesini ister.Tabii Feride Kamran'a ileteceği şeylerin içeriğini bilmemektedir.Çünkü Hayrettin Bey, nikahlarının olduğu sıralarda, evden taşınma esnasında günlüğünün kaybolduğunu söylemiştir Feride'ye.Feride, Hayrettin Bey'in ölümü üzerine vasiyeti yerine getirmek üzere teyzelerini ziyarete gider ve yine vasiyeti üzerine Kamran'a yazılmış olan mektubu ve emaneti teslim eder. Bu mektup ve Feride'nin günlüğü Kamran'ın ve Feride'nin de aşk acılarını, özlemlerinin sona ermesine vesile olmuş ve büyük bir sevgi ile birbirlerine de kavuşmuşlardır.

Detaylara girmeden oldukça kısa tutarak anlatmaya çalıştığım Çalıkuşu'nu okumuş olsanız bile yine de büyük keyifle okuyacağınıza inanıyorum.Sevgiyle ve sağlıkla kalınız. Bol ve güzel okumalar...

3 yorum:

Maya dedi ki...

Bu kitabın bende yeri ayrıdır...Dönem ödevi hazırlamıştım bu kitap üzerine hatta blogumda da yazmalıyım...hatırlattığınız için tşkler:))

mine dedi ki...

haklısın çok eskiden hepimizin okuduğu romanları edebiyatımızın kılasiklerini okumak keyifli olabilir

Zencefil ve Tarçın dedi ki...

Çalıkuşu romanını defalarca severek okudum, her okuduğumda da etkilendim. Sevgiyle kal...