Şimdi gelelim kitap hakkındaki duygu ve düşüncelerime:
Kayıp Gül’ün kahramanı Diana başkalarının beğenisini ve takdirini kazanmak uğruna kendi benliğinden, hayallerinden ödün veren ve başkalarının övgü ve takdirlerine bağımlı hale gelen ve adeta onların güdülemesine ve yönlendirmesine muhtaç olan bir genç kızdır.Bu durumda da kendi benliğinden uzaklaşıp, bambaşka bir insan olma ve kendisi dışında olduğu kimlikte de adeta kendini bulamamaktadır.Diana’nın annesi çok hastadır.Ölmek üzeredir.Ölmeden önce kızına bir mektup bırakır.Kızına da öldükten sonra mektubu mutlaka okumasını ve mektuptaki arzusunu mutlaka yerine getirmesini istemektedir.Amacı ise, kızının kendi benliğinin farkına varmasını, kendine olan özgüvenini kazanmasını, hayallerinin peşini bırakmamasını sağlamaktır. Diana annesi öldükten sonra mektubu okur. Annesi mektupta Diana’ya daha önce bahsetmediği bir ikiz kardeşi olduğunu ve ikiz kardeşinin zor durumda olduğunu, onu bulup, ona yardım etmesini istemektedir. Diana’da bu mektubu okuduktan sonra kendi benliğini bulma, kendi olma yolunda büyük maceraya isteksiz de olsa çıkmak zorunda kalır. Kitabı okurken birçok insanın kendinden de bir şeyler bulacağını ve kendin olmayı hissettireceğine inanıyorum. Zaman zaman hepimiz bu duyguyu yaşıyoruzdur. Kendi kendimizi bulmaya çalışırken, kendimiz olmaya çabalarken bu uğurda boğulmuşluğumuz olmuştur. İşte böyle duyguları zaman zaman yaşayanların ruhuna adeta ilaç gibi gelecek. Kitaptan çok etkilendim. Şöyle bir göz atmak için kitaba baktığım andan itibaren elimden bir türlü bırakamadım. Yazarın anlatımı ve vurguladığı konular o kadar çok etkileyici ki, kitabı okurken duygulanmamak elde değil. Böyle bir kitabı okuduğum için kendimi gerçekten çok şanslı hissediyorum. Kitabın yazarına bu anlamda da teşekkür etmek istiyorum.Yüreğinize ve kaleminize sağlık. Ayrıca kitap tekrar tekrar okunabilecek bir tat bırakıyor belleğimizde. O nedenle kütüphanemde de önemli bir yere sahip. Okuyacak olanlara da mutlaka kendilerinde bulundurmalarını ve ailesine, çocuklarına dahi okutmalarını şiddetle tavsiye ediyorum. Kitabın detaylarına daha fazla girmek istemediğimden düşüncelerimi daha nasıl anlatabilirim bilemiyorum.
Kısacası Kanada televizyonu TVA’da Kayıp Gülü değerlendiren kitap eleştirmeni Chiristine Michaud’un sözünü bende destekliyorum.
“Eğer kendinize güzel bir hediye vermek istiyorsanız, Serdar ÖZKAN’ın Kayıp Gül’ünü mutlaka okuyun” diyorum bende.