8 Ağustos 2008 Cuma

BENİ ETKİLEYEN ÜÇ AŞK KİTABI VE SOBE...

Sevgili Muhabbet Çiçeğim beni sobelemiş.En çok etkilendiğim "Üç Aşk Romanı" konusunda...Canım düşündüğün için teşekkür ediyorum.Umarım yazımı beğenirsin...

Ben arkadaşımın kendisine de bu konuda yorum yapmıştım.Zor bir ödev olacak bu konuda diye.O nedenle Özür diliyorum.Bu konuda etkili bir yazı yazabilecek miyim bilemiyorum.Öncelikle kitap okumayı çok seviyorum ancak çok uzun yıllardır aşk kitapları okumuyordum.İlgi alanım farklı konulara kaydı.(Tarihimizi anlatan kitaplar, toplumsal gerçekleri anlatan kitaplar, biyografi tarzı; ünlü insanların hayatları, anıları, kişisel gelişim ve psikolojik kitaplar, çocuk gelişimi üzerine yazılan kitaplar) Yukarıda gördüğünüz kitaplar okumak için sıradalar.Soner YALÇIN' ın taa Osmanlılar zamanından beri Türkiye Üzerine oynanan oyunlarından bahseden kitapları.Efendi 1-2. Hatta 1.sine başlamıştım. Fakat bu ödevim itibari ile yıllar önce okuduğum kitaplarıma şöyle bir göz atmak için ara vermek zorunda kaldım. Atamızla ilgili her türlü yazılan, ona ait herşeyi de merak ettiğim için "Atatürk'ü Kimler Öldürdü "adlı kitabı kitapçıda görür görmez aldım. Okuduğum kitaplardan yeri geldikçe bahsedeceğim.
Yine yukarıda görülen kitaplarda benim bir yıldır cebelleştiğim, görevde yükselme adına ezberlediğim kitaplar. Sadece bunlarla da kalmadım tabii. Ayrıca kurumumuza ait yapılan çalışmalar, yönetmelikler, kanunlar, 657 devlet memurları kanunu sular seller gibi ezberlendi ve tabii ki de mükafatını aldım ve bir üst ünvana terfi edildim. Darısı bizim durumumuzda olanlara...
Malüm anneyim.Bu zamanda çocuk yetiştirmek o kadar zor ki. Bilinçli bir anne olmak adına çocuk gelişimine ilişkin kitapları da okumak zorunluluğu hissediyorum doğal olarak.Yavrularıma yapabileceklerimin en iyisini yapmak istiyorum. Bunun içinde okumak şart diye düşünüyorum...
Yine kişisel Gelişim Kitaplarını da çocuklarıma daha güçlü ve sağlam kişilikli bir anne olmak adına ve kendi öğrendiklerimi onlara da verebilmek adına okuyorum. Ayrıca duygusal bir insanım. Bazı olayların etkisinde kalıp duygu yoğunluğu yaşayabiliyordum.Güçlü olmayı, kişiliğimi daha da geliştirmeyi, mantığımla ve aklımla olayların üstesinden gelebilmeyi öğrenmek adına yönelmiştim bu kitaplara da. Bu kitapların hepsini okudum. Aşkın Celladı beni biraz sıktı ama tatilde zorla da olsa bitirdim. Ancak secret, yaşamak sevmek ve öğrenmek, Öğrenmeyi öğren gerçekten önerebileceğim en mükemmel kitaplar. Zevkle okudum diyebilirim.
Şimdi gelelim sobemizin konusuna...Etkisinde kaldığımız Üç Aşk Kitabı...
Birkaç yıl önce okumuştum.Mehmet RAUF' un ilk psikolojik kitabı olan Eylül...Konusu da Suad adlı bir bayanın yasak aşkı...Suad Süreyya ile evlidir.Eşi kendisini çok sever.Evliliklerinin beşinci yılında monotonlaşan evliliklerine renk katabilmek adına Süreyya'nın ailesinin yanında kalıyorlarken, boğazda bir yalı kiralarlar ve orada yaşamaya başlarlar.Suad müzikle ilgilidir ve piyano çalar.Daha sonra Süreyya'nın kuzeni Necip sık sık ziyaretlerine gelir ve bu arada Süreyya'nın ilgisizliği ve ortak konularda paylaşımlarının olmaması ve Necip'in de Suad' ı can sıkıntısından kurtarıp, eğlendirebilmesi birbirlerine daha da yakınlaştırır...
Ancak aşkları sebebiyle bir takım toplumsal irdelemelere girerler, namus, Aşk, hayat, evlilik sorgulanır. Salt birbirlerini düşünen, dünyayı umursamayan bir aşk değildir Suad ve Necip'in aşkı. Suad kocası Süreyya'yı da düşünür ve Necip kuzeni Süreyya'yı da düşünür. Suad ve Necip, Süreyya uğruna kendi aşklarından vazgeçerler.
Sırada Emile ZOLA' nın Bir Aşk Sayfası adlı yapıtı var.Burada da yine yasak aşktan bahsediliyor. Evli bir doktor ile doktorun kendi kiracısı olan genç ve dul bir kadının çaresiz aşkı konu ediliyor.Herşey dul kadının kızının hastalanması ile başlıyor.Doktor hasta ilişkisinin içine gönül bağı giriyor. Zamanla tutkuları aşka dönüşüyor ve başlangıçta güzel başlayan bu aşk acı ve ıstıraba dönüşüyor.Kitaptaki dul kadın annelikle kadınlık içgüdüsü arasında sıkışıp kalıyor.Daha sonra kadınlık içgüdüsüyle yasak aşkın içerisinde buluyor kendisini.Ancak kızının bu durumu farkedip çılgına dönmesi üzerine Doktoru ihmal edip kızı üzerine yoğunlaşıyor.Bu arada da doktor karısı ile tekrar yakınlaşınca çılgına döner.Kitabın sonu hüzünle biter.Kadın aşkını kaybettiği gibi kızıda ölmüştür...
Git Kendini Çok Sevdirmeden
Tuna Kiremitçi Git Kendini Çok Sevdirmeden adlı romanında bir kadının yaşamından iki farklı kesit sunmaktadır. Romanın kahramanı Arda Akad 40 yaşlarında, bir diş doktoru ile evli, çocuk sahibi ve İstanbul’da yaşayan bir kadındır. Bir trafik kazasında oğlunu kaybeden Arda, Eskişehir’deki annesinin yanına, doğduğu ve büyüdüğü eve gelir. Arda annesinin evinde çocukluk ve gençlik dönemlerini hatırlar. Arda’nın İstanbul' da okuyan, Fırat adında bir erkek kardeşi vardır. İçine kapanık bir genç olan Fırat’ın bir sıkıntısı vardır. Fırat’ın sorunu kendisinden hamile kalan kız arkadaşıdır. İki kardeş soruna çözüm bulabilmek için aileye tatile çıkacaklarını söyler. Böylece hem para alabilecekler hem de İstanbul’a gidebileceklerdir. Amaçları İstanbul’da bir doktor bularak çocuğu aldırmaktır. İstanbul’da Fırat’ın arkadaşı Ertuğrul’un evinde kalırlar. Fırat sorunun çözümü için uğraşırken Arda da İstanbul’u dolaşmaktadır. İstanbul’da kaldıkları süre içerisinde Arda ile Ertuğrul arasında bir yakınlaşma olur. İkisi de birbirinden hoşlanır, fakat durumun farkında değillerdir. Arda ve Fırat Eskişehir’e dönerler.Arda daha sonra Ali adlı bir diş doktoru ile evlenir ve bu evlilikten bir çocuğu olur. Fakat bir trafik kazasında çocuğunu kaybeder. Sıkıntılarından kurtulmak için de annesinin yanına, Eskişehir’e gelir. İstanbul’a dönmek için hazırlık yaparken Ertuğrul’dan bir haber alır, Ertuğrul kendisiyle görüşmek istemektedir. Arda, Ertuğrul’un görüşme isteğini kabul eder. Bunun üzerine Ertuğrul Eskişehir’e gelir ve bir otele yerleşir. Ertuğrul’un Kanada’lı bir kadından Dünya isimli bir kızı vardır. Ertuğrul, annesini trafik kazasında kaybeden kızının daha iyi yetişmesi ve eğitim görmesi amacıyla Arda’ya vermek istemektedir. Arda bu teklifi kabul eder ve İstanbul’a doğru hareket ederler.
Bu kitabı okurken sonu nasıl bitecek derken, tam bir hayal kırıklığı yaşamıştım.Sanki kitabın son sayfaları yok edilmişde yarım kalmış gibi.O nedenle filmin yarısını izleyipte yarısını izlememişim havasında olduğu için can sıkıcı buldum diyebilirim.

17 yorum:

Ferhanca dedi ki...

Merhbalar, kitaplarının hepsi çok güzel ..Bazı zmanalar popüler kitapları okuyoruz bazen klasikler okuyoruz ..ruh halimizle durumumaza göre kitap seçiyoruz ..Ben önerilen kitapları okumayı daha çok seviyorum.. Doğan hocanın kitaplarıda çok hoşdur doğrusu aynı üstün dökmenin olduğu gibi..
sevgiler selamlar...

Gökkuşağının Rengi dedi ki...

Ben bu kitaplardan;ufak şeyleri dert etmeyin,içimizdeki çocuk kitaplarını okudum.Zaten Doğan Cüceloğlu ve Üstün Dökmen hayranı olduğumdan onların bütün kitaplarını okudum.ben böyle aşk romanlarını felan sevmiyorum.daha çok felsefe ve psikolojik kitapları tercih ediyorum.Bu arada ben yokken epey bir etkinlikte yapılmış hayvanat bahçeleri gezilmiş felan ne güzel:))o uyku ile ilgili kitapta ilginç bişey sanırım...Öptüm.

pelince dedi ki...

Mehtap bir kitap canavarı olduğun belli.Keyifle okuyorsundur,yeni kitap kokusunu ben çok severim mesela.Ama uzun zamandır elime kitap alamadım.

Önerilerini dikkate alacağım..

Sevgilerimle

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Ben de aynı sobe grubuna dahil edildim ama daha yazmaya fırsat bulamadım.
Kitaplarını ve anlatımını çok sevdim. Ne kadar güzel kitap okumak, insanın önündeki ufku açıyor.
Tüm kitap severlere saygı, sana da sevgiler.

Mehtap dedi ki...

Ferhanca canım öncelikle hoşgeldin.Yorumun için teşekkür ederim.
Haklsın, popüler olan kitapları okumak isitiyoruz.Ama bence seçim yapmamak gerek, çünkü ben zorlanıyorum inanırmısın.Hepsine de sahip olup okumak ve hangisinden başlayacağımıa karar verememek gibi durumlara düştüğüm de oluyor.sevgiyle kal canım.

Gökkuşağım hoşgeldin.Sende bendenmişsin.Aynı tarz kitaplardan hoşlanıyoruz demek ki.EE ne yapalım siz Akçay'larda serinlerken bizde Ankara'da bu yaz sıcağında yapabildiklerimizle yetindik işte.Sevgiler canım öpüyorum.

canım, okumak gibisi var mı.Pelinciğim okumanı tavsiye ederim.Ancak okuyacağımız kitaplardan öncelikle bize birşeyler katması,bize yol gösterici olanlarına öncelik vermeliyiz.sevgiyle ve sağlıkla kal canım.

Teşekkür ederim Nur Ablacığım.Benden de size saygılar.Okumak gerçekten çok güzelllll!..Keşke hiç uyumasam hep okusam ama uykuda gerekiyor işte.sevgiyle ve sağlıkla kalın.

Kızıl dedi ki...

Canım mimledim seni karşılık verirsen mutlu olurum. Bana bir uğrarmısın...

Kızıl dedi ki...

Canım yazıma yaptığın yorumunun cevabını buraya da yazıyorum ama onaylama sil, görmezsin belki diye bildirmek istedim iyi geceler...

Mehtapcığım kesinlikle fikrine katılıyorum. Blog konusunda ki düşüncem bana göre bir de kişisel alan demektir. Kişiye ait. Kendi fikirlerinden oluşan, özel. Ne yazmak istersen, onu yazarsın. Bir dayatma olamaz, illa tek düze konular olması gerekmez. Yani ben ya da sen, ya da o, istediğini yazar isteyen okur istemeyen okumaz. Ben günlük tarzı yazıları okumaktan çok keyif alıyorum, bunu az çok biliyorsunuz, tek söylemek istediğim eski konularımdan çok uzaklaştım biraz dönmem gerektiğini düşünüyorum. Ve sanırım haklıyım da, en azından ben böyle düşünüyorum. Bizler tuzu kuru insanlar değiliz (bir kaç kişi hariç) haklı endişelerimiz var o yüzden, yarınlardan çocuklarımız için ürküyoruz. Umudumuzu bitirmeden bakmaya devam edelim, gelecek nesilin daha da yaşanılası olması dileği ile. Sağol güzel ve içten yorumun için. Sevgilerimle...

Mehtap dedi ki...

Pandoracığım,canım ben senin samimiyetine inanıyorum ve ne demek istediğini de çok iyi anlıyorum canım.Düşüncelerinin karşıtı değilim.Bilakis saygı duyuyorum.Şuan da zaten benim duygu ve düşüncelerimi tercüman olmuşsun adeta.Bende aynı şekilde yarınlarımızdan ve yavrularımızın geleceğinden endişeliyim.Allah sonumuzu hayırlı etsin inşaallah.İnşaallah yavrularımıza güzel,sağlıklı,bir dünya bırakabiliriz.Hiç umudum olmamakla birlikte.Aslında bloglarımızda bu konuları da işleyelim ve en azından rahatsız olduğum durumlarda birlikteliklerimizi ortaya koyalım tüm blog arkadaşlar.Var mısın?
Yayınlama demişsin ama ben yayınlayıp ve bu açıklamayı yapmayı daha uygun buldum.Sakıncası yoktur umarım.Sevgiyle ve sağlıkla kal canım.Kızını ve seni çok öpüyorum.

enn pasta dedi ki...

Mehtap'cığım ,blogunun sayaçlarını bence biran önce değiştir."Geo city "miydi neydi bunlar .Hem de 2 tane yüklemişsin.Sürekli hata veriyor ve küçük virüscükler içeriyor.
Dilersen bizim sayaçlardan koy ;)
Seni blog listeme eklerken (Pandorada da aynı sorun oldu) sürekli başka bir siteye yönlediriyor.
Sevgilerimle canım.

Kızıl dedi ki...

Mehtapcığım başka bir konu için geldim ama yorumuma karşılık verdiğin cevabı görünce inanılmaz mutlu oldum. Çok sağol, iyiki varsın, iyi ki senin gibi insanlar var. Ben her zaman varım burada, konu iyi olan ne olursa. Bu arada güzel düşüncelerinden dolayı tebrik ediyorum seni....

Şimdi uğrama nedenime geliyorum; uzun süreden beri blog listeme eklemeye çalışıyordum senin blogunu da ama malesef beceremiyordum, Evrenle yaptığımız görüşmede kullandığın sayaçtan dolayı blogunda virüs olduğu anlaşıldı :)) Daha önce biz de o sayaçlardan kullandık ve aynı şey başımıza geldi. Bence değiştir sayacını, hemde iki tane koymuşsun yani aaa :) Hatta Web Stats daha kullanışlı bence onu bir dene. Lafı ne kadar uzattım yaa offf. Öyle işte canım, görüşürüz sonra. Hoşçakal...

Gelin Ayşe dedi ki...

Git kendini çok sevdirmeden adlı kitap çok ilgimi cekti. Aşk romanlarına bayılırım. Sanırım bunu mutlaka okumam gerekıyor :)

Muhabbet Çiçeği dedi ki...

Canım, öncelikle teşekkür ederim cevapladığın için. Ancak okuyabildim kusura bakma. Yoktum biliyorsun. Send ebenim gibi kitap kurdusun. Çok güzel ya. Bir ortak noktamız daha çıktı bak. O test kitapları başa bela ya. Dilerim bende birgün gys ye girerim :) Öptüm kocaman canım arkadaşım.

Mehtap dedi ki...

Gelin Ayşeciğim, evet güzel sürükleyici bir kitaptı ama sonunu merak ederken tam bir hayal kırıklığı yaşıyorsun.Hikaye yarım kalmış gibi.Okumanı tavsiye ederim.Ancak hikayenin sonunu tamamlamak sana kalıyor.Sevgilerimle.

Mehtap dedi ki...

Muhabbet Çiçeğim, ne demek canım.Ben teşekkür ederim.Benim ki biraz uzun oldu.Umarım sıkmamıştır.Bu arada hoş geldin.özletiyorsun kendini.Evet okumayı seviyorum ama piyasa da o kadar çok kitap var ki ilgimi çeken, hangisinden başlasam diye zorlandığım oluyor açıkcası.Ahh!Bir de kızım bize çekse.Ona da örnek oluyoruz ama hiç tınmıyor.sevgiyle canım bende çok öpüyorum seni.

Adsız dedi ki...

Büyük,geniş,güzel bir kitaplığın var belli ki Canım.Gerçekten okunulası değerli kitaplar.
Senin gibi bir arkadaşımızın olmasıyla bir kez daha gurur duymamızı sağlıyorsun.Ayışığım parla hep sen...

Mehtap dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Berrin dedi ki...

eylulun sonunu okumamıstım henuz ve emıle zolanın kıtabına yenı baslamıstım..ne yazıkkı sonlarını burada okumus oldum :) tuna kıremıtcınınkını ıse gecen sene okumustum ve senınle aynı fıkıreyım. guzel bır kıtap degıl.oylesıne yazılmıs ve sıkılıp bırakılmıs gıbı yarım bır edası var..