22 Temmuz 2010 Perşembe

Yine Silifke'deyiz...

Tekne de köpükler içinde danslar,oyunlar oynandı. Bu da o manzaralardan biri.
Tekne turu yaptığımızda Tisan koylarına da gitmiştik.Benim çok beğendiğim yerlerden biriydi.Buraya çektiğim resimlerin hepsini koymama imkan yok ancak arabalarla gidilip, orman ve denizle içiçe orada bir gün geçirilebilecek yerlerde vardı.Yarın değişiklik olsun diye düşünüyoruz bakalım bizde.

Turumuz Taşucu'ndan başladı.sabah 10'dan, akşam 18' e kadar devam etti.Vaktin nasıl geçtiğini anlayamadık.Çok eğlendik.


Yaz tatilimizi başlattık.Ancak çok sıcak.İlk defa sıcaktan bu kadar bunaldığımı hissediyorum.Bana buralarda olmak işkence geldi bu sefer.Ankara'da da son on gündür inanılmaz sıcak vardı.Ancak orada yine de akşamları serinleyebiliyoruz.ben bir yere takılı kalmayı da sevmiyorum aslında.gezginci bir ruha sahibim.Gezmak,dolaşmak farklı yerler görmek,farklı tatlar tatmak istiyorum.O nedenle doğrusu bana sorarsanız asla bir yazlığım olsun istemem.Ama aylarca annemleride görmediğimiz için hem ziyaret olsun, özlem giderelim diye, hem de tatilimizi geçirelim diye geliyoruz.Buralardan da ancak Adana veya Antalya taraflarına gidebiliriz ama bir tarihte Antalya'ya geçtiğimizde oralarında buradan bir farkı olmadığını görmüştük.Zaten güneşin zararlı etkilerinden dolayı belirli saatlerde denize girildiği için, diğer zamanlarda da evde geçirmek zorunda kalıyoruz.İşimiz olursa çıkıyoruz.Bir günümüzde yat turunda geçti.Çok güzel koylar gördük.Özellikle Tisan taraflarına bayıldım.Ağaçların (ormanın) içinde denizle içiçe bir yer.Yarın sabahtan oraya gidelim ve günümüzü oralarda geçirelim istiyorum.Değişiklik olsun.Şu an serin yer istiyorum.Burada sitemizin havuzu da var.Çocukları durduramıyoruz.kah havuza, kah denize girmek için zamansız istekleri oluyor.özellikle havuzu denizden daha çok arzu ediyorlar.Bizde havuzdan mikrop kapabilirler diye müsaade etmiyoruz mümkün olduğunca.Sıcaktan kitap dahi okuyamıyorum. Ama güzel yanları da çok tabii ki.Özellikle annemin bahçesinden birçok sebze ve meyveyi dalından koparıp yemenin zevki de ayrı bir güzel.Burada iştahımız açılıyor.Ben bu duruma kendi adıma seviniyorum.Çünkü kilo problemi yaşamadığım için, hatta kilo alıyorum diye de seviniyorum.Aşırı olmamak kaydı ile tabii ki.Üç-beş kiloyuda geçirmek istemem.Ancak benim için kilo vermek, almaktan çok daha kolay olduğu için alma çabasına girdim yıllarca.Burada yazlığımızın bulunduğu sitenin ortak modemini kullanıyoruz.O nedenle bazen yoğunluktan, bazende arıza yapıyor sanıyorum, zaman zaman bağlantı sorunu yaşıyoruz. O nedenle burada bulunduğum süre içinde fazla postta giremiyeceğim.Aslında son okuduğum kitabın yorumunu da yapmak istiyordum.neyse kısmet.Kitap yorumlarımı özellikle isteyen arkadaşlarımın olduğunu daha öncede yazmıştım. Fırsat bulursam word dosyasında yazar,kopyala, yapıştır yaparım olmazsa. Eve uzun bir süre internet bağlatmayı düşünmüyoruz.Bu karar eşimin. Bende saygı duydum doğrusu.Çünkü kendince de haklı nedenler var. Ama okul açıldığı zaman, ihtiyaç olur mu bilemiyorum.Şimdilik hayırlısı bakalım...Herkese sağlıklı, hayırlı, bol eğlenceli bir tatil diliyorum.Ben yarından itibaren gezmeleri de gerçekleştirmeyi düşünüyorum.Tatil sadece denizden ibaret değil öyle değil mi?

3 Temmuz 2010 Cumartesi

Çamlıcanın Üç Gülü

Biz Çamlıcanın üç gülüyüz,
Aşk bahçelerinin bülbülüyüz,
Dillerde gezer söyleniriz,
Gamsız yaşar eğleniriz...

Yesari Asım ARSOY' un yıllarca dillerden düşmeyen, benimde çok beğendiğim bu şarkının sözlerine ilham olan Çamlıcalı kızlarla, Yazar Hıfzı TOPUZ'un kitabı sayesinde tanışmış oldum.Tarihimizle ilgili her ayrıntının benim için çok önemi var.Milli Mücadelemizde, büyük önder Atatürk'ümüzün yanında gizli kalmış ve bu vatanın kurtuluşunda canlarını ortaya koymuş birçok isimsiz kahramanlarımızın da olduğunu biliyoruz.Onlara ve önderimiz Sevgili Atamıza ve onun silah arkadaşlarına çok şeyler borçluyuz.

Çamlıca'nın üç gülü Neriman,Perihan ve Ümran'da bu kahramanlardan.Ancak Çamlıcalı kızların babası Hulusi Bey Damat Ferit Paşa'ya çalışır ve İngiliz hayranıdır.Eşi Handan Hanım da öyle.Onlar İngilizlerin himayesine girmeyi istemektedirler.Handan Hanım'ın akrabası Nedim Bey'de Milli Mücadeleye çalışan bir subaydır.Sık sık Hulusi Beylerin köşküne gelerek kızlarla sohbet edip, Milli Mücadelenin gerekliliği ve önemi üzerine kızları etkilemektedir.Hulusi Bey Büyük kızı Neriman ile ortanca kızı Perihan'ı İngiliz okuluna, küçük kızı Ümran'ı da Fransızların okuluna gönderip eğitimlerini orada aldırmıştır.Birgün Hulusi Bey İngiliz Generallerin onuruna köşkünde bir davet düzenler, bu davette İngilizlere olan hayranlığını açıkça göstermek ister ancak kızları, Milli duygularla aşılanmış olmaları nedeni ile çok ağır konuşmalarda bulunurlar, İngiliz davetlilerle.Bu davette bulunan Fransız subaylara da Ümran aynı şekilde konuşur.Hulusi Bey kızlarının davetlileri ile bu şekilde konuşmalarından dolayı zor durumda kalır ve bu durumdan da Nedim Bey'i sorumlu tutar.Bu iki ülkenin askerleri arasında bulunan iki genç subaylar bu kızlara hayran kalırlar ve Neriman'a İngiliz subayı, Ümran'a da Fransız subay hayran olurlar ve sık sık görüşmeyi teklif ederler.Kızlarda bu subaylardan etkilenirler ve Nedim ağabeylerinin de rızası ile görüşmeye başlarlar.Neriman ve Ümran bu subaylarla büyük bir aşk yaşarken aynı zamanda bunlardan çok önemli bilgilerde sızdırarak, Nedim Ağabeylerine iletirler ve bu çok büyük katkılar sağlar Milli mücadeleye.Perihan ise Nedim Ağabeyleri ile birliktedir.Savaşın kazanılmasında ve savaş esnasında Anadoluya silah ve cephane yardımı sağlanmasında çok büyük katkıları olan bu kızlar gerçekten aşıktırlar ve savaş sonrasında da Neriman İngiltere'ye,Ümran ise Fransa'ya aşklarının peşinden gitmişlerdir. Perihan ise Nedim ile evlenmiştir.Perihan ve Ümran çok mutlu olmuşlardır ancak Neriman'dan bir daha haber alınamamıştır.Çok aramalarına rağmen izine bir daha rastlayamamışlardır.

Vaktim sınırlı olduğu için aceleyle yazdım......Tavsiye edebileceğim bir kitap.Yazar anılara ve belgelere dayalı kaleme almış bu kitabı. Yıllardır dillerimizden düşmeyen şarkının sözlerine ilham olmuş bu Kızları sizde merak ediyorsanız okumanızı öneriyorum.Bol okumalı günler, sağlık ve esenlikler diliyorum.



SİLİFKE'DEYİM....

Biliyorum birçok kimseyi ilgilendirmiyor ama ilgilenler olacağını da düşünerek yazma gereği ve bu güne ait bir günce olarak girmek istedim.Bloğumdan isteyerek, bazen de isteğim dışında ayrı kaldığım zamanlar oldu ama şunun farkına vardım.Buranın da karşılıklı insanların birbirini ağırladığı, sen bana gelirsen, ben de sana gelirim; sen bana yorum yazarsan, ben de sana yorum yazarım mantığını sezdim ve bu tür çıkar işlerini hiç sindiremediğim için de çok önemsemiyorum. Hatta bu uzun süre ayrı kalmalar sanal da olsa, insan her yerde insandır mantığını bana hatırlattı.Çıkar ilişkileri her yerde olduğu gibi burada da mevcut dedirtti.Ama kimseye kızmıyorum yanlış anlaşılmasın sadece gülüyorum.Buralardan birşey beklemek zaten bana doğru gelmiyor.Biz elimizdekilere sahip olalım ve onların kıymetini bilelim ve sağlığımıza,huzurumuza şükredelim, ailemiz ve geleceğimiz için,tüm insanlık için daha güzel yarınlar olması için dua edelim, hiç beklentisiz.Gerisi hiiiiiççççç!...mühim değil.Herkes yerinde sağ olsun.Allah herkese sağlıklı,hayırlı,huzurlu,mutlu bir yaşam nasip etsin.

Bununla birlikte bazen dost ortamlarına girdiğimizde dostlarımın bloğumu takip ettiklerini, hatta okuduğum kitapları alıp okuduklarını, benim sayemde kitap okumaya başladıklarını işittikçe de mutlu oluyorum ve o dostlarımız için yazıyorum.Hafta sonu için Sİlifke'ye geldik.Aslında iki hafta sonra tatile çıkacaktık ancak İrem'i zapetmek kolay olmadı.Okullar tatil olur olmaz gelmek niyetindeydi ama doktor işleri falan derken bu hafta sonuna kalmıştı.Otobüslerde dolu olunca biz de kendi arabamızla ailecek gelmek zorunda kaldık.Yolculuk yorucu oldu ama şu an deniz ve dinlence iyi geldi.Ama biliyorum ki Pazartesi, işe yorgun başlayacağız.Hayırlısı bakalım.irem burada kalcak.Annemler Deren'de kalsın diyorlar ama ona karar veremedik.deren'e yaz okulu da ayarlamıştık zaten.İki çocukla uğraşmak onlar için yorucu olabilir diye düşünüyoruz ama deniz ve güneş,doğal hava da çocuklar için bulunmaz nimet bu anlamda da gönlüm kalmasından yana.Çünkü biz fazla kalamıyoruz çalışıyor olmaktan.Deren mızıldanmaya başladı.yeni evimize de taşındık. Alıştık sayılır.Her bakımdan bizim için büyük rahatlık.Öncelikle işyerlerimize daha yakınız.Çocuklar gözümüzün önünde sayılır.Özellikle eşimin yanında olacaklar.Eğitimleri ile daha yakından ilgilenebileceğiz.vs....Bu arada eve internet bağlatmayı da düşünmüyoruz.Bizim televizyon bağımlılığımızda olmadığı için evde ki zamanımız sohbet, kitap okuma ve birlikte vakit geçirmek olacaktır.Ayrıca taşındığımız semtte, eşimin çevresi gereği sosyal etkinliklere yetişemiyoruz desem yeridir.Çünkü neredeyse her akşam veya hafta sonu çeşitli etkinlikler,konserler,geziler var.Öyle ki bir kısmına katılıyoruz,bir kısmına da katılamıyoruz.O anlamda da bloğuma sürekli zaman ayırmak, diğer blokları okumak benim için gerçekten zaman kaybı. Ama samimiyet çerçevesinde severek okuduğum, kendileri hakkında haber almak istediğim dostlarda yok değil.O kişiler zaten kendilerini biliyorlar ancak, onlara dahi gerçekten zaman ayıramıyorum.neyse bu yazı böyle uzayıp gidecek gibi.Ben yine de kendi internetim yok ama kısa kısa kendimden fırsat bulduğum yerlerde yazmaya devam edeceğim.merak eden dostlarıma sevgi ve selamlarımla duyrulur.sağlık ve esenlikler diliyorum....

NOT: İmla hatalarım oldu biraz ama düzeltmeye dönemeyeceğim.