31 Mart 2010 Çarşamba

Pardon Ben Mükemmeliyetçi Değilmişim...:))))

Aslında pek çoğumuz mükemmeliyetçiliğin kusur olduğunu biliriz. Ama kendisini uyanık zanneden kimilerimiz bu kusuru mütevazı bir kendine övme unsuru olarak da kullanır. Mesela "en sevmediğim tarafım mükemmeliyetçiliğim, işimi tam yapmazsam gözüme uyku girmiyor, hiçbir şey beni memnun etmeye yetmiyor" deriz. Bunu böyle söyleyenler genellikle kusurlarını ve huysuzluklarını kamufle etmeye çalışanlardır desek bize kızar mısınız? İster kızın ister kızmayın, ama sonuçlara geçmeden önce soruları cevaplayın. Haaa unutmayın, bilimsel bir iddiamız yok... Zira biz mükemmeliyetçi sayılmayız...
"diyor.http://testyourself.tr.msn.com/olcer/mukemmel/Result.aspx sitesinde testi hazırlayan konu ile ilgili kişiler.

Ben de zaman zaman ilginç huylarımız sorulduğu vakit ilk aklıma gelenlerden oluyor doğrusu.Çünkü benim için herşey gerçekten dört dörtlük olmalı. temizlik, tertip düzen, sorumluluk, simetrik, başarı hep en iyiye doğru gitme eylemi ki bazı şeyler sizin elinizde olmadığı durumlar da çok oluyor.İşte o zaman huysuzluklarım, hoşnutsuzluğum, kabullenememe durumlarım oluyor haliyle.Ama tabii ki çevremi rahatsız edici boyutta olmasa gerek ki, bu durum her halde en çok eşimi etkilerdi diye düşünüyorum. Konuyu fazla uzatmadan teste dönmek istiyorum ama testte sorulan sorular ve benim verdiğim cevaplarla "en sevmediğim huyum mükemmeliyetçiliğim diyenler, kusurlarını, huysuzluklarını kamufle etmeye çalışanlardır" demeleri ile sorular ve verdiğimiz cevaplarla ne alaka diyorum ben. Benim testimin sonucu pek vahim doğrusu. sizlerde bence deneyin.Demek ki ben kendimi yanlış tanıyormuşum..:))) Mükemmelliyetçilik bende değilmiş...:))) Belki sizlerde vardır hakikaten. Şimdiden kolay gelsin diyerek testi cevaplamaya geçiyorum.

Aşağıdakilerden hangisinin işi daha zor?

Belediye başkanları
Çöpçüler
Grafik tasarımcılar
Dekoratörler

Bu soruya verdiğim cevap çöpçülerdir.gerçekten işleri zor. Ben şahsen kamu çalışanı olduğum için Belediyecilik yapabileceğimi düşünüyorum. Dekoratörlük ve grafik tasarımda sevdiğim alanlar olduğu için zevkle yapılacağını düşünüyorum.

Sevgilinizi gördünüz, ama tam bir hayal kırıklığı içindesiniz. Çünkü

Gülümsemiyor
Bana sarılmadı
Üzerindeki renkler uyumsuz
Yanında başka biri var

Bu soruya da verdiğim cevap üzerindeki renk uyumsuz cevabını verdim ve gerçekten renk takıntım vardır. Sevdiğim kişiye güveniyorsam kıskanmam asla.Gülümsemiyorsa canı sıkkın olabilir.Yine canı sıkkınsa veya müsait değilse o an sarılamıyabilir.son derece doğal değil mi?

Bir apartmanın hangi katında oturmayı tercih edersiniz?

Bahçe katında, toprağa yakın olayım
Orta katlarda, daha sıcak olur
Teras katında, manzaram güzel olsun
Giriş katında, bir tek bu kaldı…

Teras katları her zaman sevmişimdir.Evet manzaram güzel olsun.Hatta üçgen cam çatılı olsun.Yattığım zaman oradan yıldızları seyredeyim.Ama illaki de teras kata sahip değilim diye de huysuzluk edecek değilim.Çok şükür ki, herşeyin başı sağlık ve huzur diyorum ve halimize şükretmesini de biliyorum.

Çocuklarınıza nasıl isimler verirdiniz?

Kimsenin aklına gelmeyecek isimler
Herkesin söyleyebileceği isimler
Atalarımın isimleri
Onlara kendilerini iyi hissettirecek isimler

Çok yaygın olmayan, anlamı güzel ve telafuzu kolay olan,islama da uygun isimler tercihimdir aslında.Ama herkesde olduğunu düşündüğüm için bu düşüncelerimi de gerçekleştiremedim doğrusu.Bu düşünceme en yakın cevap ise kimsenin aklına gelmeyecek isimlerdir.

Şu efsane isimlerden birinin geçmişine gidip en yakın gözlemcisi olma ihtimaliniz olsa, hangisini seçerdiniz?

Zeki Müren
Hürrem Sultan
Elvis Presley
Marilyn Monroe

Osmanlı tarihi gerçekten ilgimi çektiği için, özellikle de Osmanlı imparatorluğunun sonunu hazırlayan Hürrem Sultan'ı gözlemlemek istememden daha doğal ne olabilir ki.

Sevgiliniz çok uzakta, bir süre görüşemeyeceksiniz. Onu çok özlediniz. Hislerinizi nasıl dile getirirsiniz?

Chat yaparım
Arada bir telefon eder, bazen de e-mail yazarım…
Onun için bir defter tutar, yaprakları dolunca gönderirim
SMS atarım

Eeee! devir teknoloji devri, tabii ki telefon eder ve mail atarım
ama chat ve sms olayını sevmiyorum.

Kişiliğiniz şu ağaçlardan hangisiyle sembolize edilebilir?

Çam, her mevsim taze
Ceviz, meyvesi olan ağaç taşlanır
Elma, meyvesinin ağırlığı tevazuunun kaynağıdır
Çınar, ulu ve köklü

ceviz, meyvesi olan ağaç taşlanır diyorum.

Hangi soru kelimesini daha sık kullanıyorsunuz?

Kim
Neden
Ne münasebet
Nasıl


Hangisinden muzdaripsiniz?

Her işe koşturmaktan
Üzerime vazife olmayan işlere burnumu sokmaktan
Fazla sorumluluk almaktan
Aşırı yorgunluktan

Fazla sorumluluk almak yorucu ve yıpratıcı olabiliyor çok zaman.

Hangisi daha rahatsız edici?

Verimliliğimin iş saatlerimle ölçülmesi
Karşılaştırmalı performans ölçümü
Her türlü ölçme değerlendirme
Kendimi başkalarıyla karşılaştırmama neden olunması

Başarı kriterlerinin baz alınması taraftarıyım her zaman için.

Evet verdiğim cevaplarla ;
Kamuflajcıymışım.
Hemen söyleyelim burada okuyacaklarınız sizi kızdırabilir. Evvela, mükemmeliyetçi değilsiniz, ama öyleymiş gibi davranıyorsunuz. Huysuzluklarınızı her şeyin çok daha iyi olması için çaba gösteriyor oluşunuza bağlıyorsunuz. Ama asıl derdiniz her şeyin daha iyi olması değil, aslen huysuz oluşunuz. Kendinizi göstermenin insanlara sürekli "yanlış yaptıkları" izlenimi vermekle mümkün olacağını zannediyorsunuz. Ama iş başa düştüğünde de eliniz ayağınız birbirine dolaşıyor. Her şeyi biliyormuş gibi davranmak yerine, sahiden öğrenmeye çalışın. Bir süre sonra gerçek bir mükemmeliyetçi bile olabilirsiniz.

Hahaaayt!!! çok komik ve enterasan bir testti. ama çok eğlendim doğrusu.Sizde benim gibi eğlenmek ve kendinizi merak ediyorsanız bir deneyin derim.Sevgilerimle...
http://testyourself.tr.msn.com/olcer/mukemmel/Result.aspx

18 Mart 2010 Perşembe

Tüm Annelere Tavsiyem...

İşyerinden sevgili arkadaşım Figen’in önerisi ile bir siteyi takibe başladım.Özellikle biz çalışan annelerin ve tüm annelerin tabii ki de, hergün bir ölçek bakması gereken bir site olduğunu düşünüyorum.

Ben genellikle internet üzerinden bir şeyler okurken gözlerim çok rahatsız oluyor. Gerçi bu durum okumama engel olamıyor ama... Gözlerim çok hassaslaştı. Gözlerimde miyopluk 0,50 çok fazla değil. Gözlüğümü lise yıllarımdan beri düzenli düzensiz kullanıyorum, kullanmıyorum. Bir aralar 0,75’lere çıktı. Daha sonra 1,00’lere çıktı. Sonra tekrar 0,50’ye düştü. Hele 1,00’den 0,50’ye düştüğünde başka bir rahatsızlıktan (konjonktivit) dolayı bir hocaya gittim. Hoca kendisi kontrol etmeden önce asistanı bakıyordu. Asistanı bir odada kendi kontrol ettiğinde 0,50 olduğunu söyleyip notunu o şekilde aldı ve daha sonra hocanın yanına gittiğimde o da kontrol edip aynı numara çıkınca “hocam yanlış olmasın, az önce asistanınız baktığında da aynı numara çıktı. Oysa 1,00’den 0,50’ye düşmesi olanaksız gibi geliyor bana. Üstelik doğru dürüst gözlüğümü de kullanmıyorum. Aksine ilerlemesi gerekir” demiştim. Tekrar kontrol ettiğinde sonucun doğru olduğunu söylemiş, ikna olamamış başka bir doktora daha gittikten sonra doğruluğu kanıtlanınca gözlük camımı değiştirmiştim.Gözlerimde genellikle yanma, sulanma, batma hisleri olur. Birazda gözyaşı kurulu da oluşmuş. Bilgisayar ekranına sık bakmaktan olurmuş. Doktor öyle söyledi. Ayrıca, toz, ışık, güneş ışığı, bilgisayar ekranı, makyaj malzemeleri, çevresel etkenler gözümü rahatsız eder. Bu nedenle dışarı çıkarken de mutlaka (kaliteli cam olmak zorunda) güneş gözlüğü kullanmak zorundayım.

Tekrar konuya dönecek olursak, gözümdeki bu rahatsızlıklara rağmen işyerinde sabahtan akşama kadar ekrana oldukça sık bakarım. Gerek iş için, gerekse boş kaldıkça bir şeyler okumak için.Bazen rahatsızlık duydukça müsfette kağıtlara çıktı alıp, öyle de okuyorum, okumak istediklerimi.

Sevgili arkadaşım Figen’in tavsiye ettiği Prof.Dr.Sabiha PAKTUNA KESKİN Özel Eğitim ve Danışmanlık Merkezi Sitesinde gerek video anlatımlarını dinleyerek gözlerinizi yormadan, gerekse kitaplarını da okuyarak ideal bir anne olmak adına, bunun sonucunda da daha sağlıklı, özgüvenli, hayata bağlı, sosyal yönü gelişmiş, mutlu çocuklar yetiştirebilmek adına siteyi tüm annelere, anne adaylarına şiddetle tavsiye ediyorum.

Böyle faydalı siteleri de haberdar edip, bilgilenmek ve bilinçlenmek adına fayda gördüğüm için yine paylaşmak istedim.Sağlık ve esenlikler diliyorum herkese....

11 Mart 2010 Perşembe

Kurgu Severlere...

Malum, bugünümüzü yaşarken geleceğinde merakına, gizemine kaptırıyoruz kendimizi açıkcası. Doğrusu pekde parlak göremiyorum yaa geleceğimizi!. Umarım yanılıyorumdur. İşte bu nedenle alışveriş merkezinin, kitap reyonlarında kitabın “ 2040 Amerika İslam Cumhuriyeti” başlığını görünce ilgimi çekti. Kitabı inceledikten sonra almaya karar verdim. Ancak Buradaki yazımda da bahsettiğim gibi hep erteledim. Henüz bitirebildim. Benim kişisel kanaatim pek de öyle önem sırasında öncelik arz etmiyormuş. Gerçi başarılı gözlemler sonucunda, gerçeklerle hayal gücünün harmanlanmasıyla ortaya çıkmış anlatım ve kurgularla da son derece başarılı işlenmiş bir roman.

Ancak ben gerçekleri yansıtan, geleceğimize ışık tutan, yaşanmışlıklar, tarihi, sosyaloji ve psikoloji ağırlıklı kitaplar okumayı daha çok seviyor ve tercih ediyor olsamda, geleceğin Amerikasında gücün, ihanetin, şiddetin, entrikaların içinde korkunun, şüphenin, heyecanın etkisine de alıyor okuyanı aslında.Tanıtım yazısında da dendiği gibi, büyük bir heyecan ve merakla sayfaları çevirtiriyor açıkcası. Ancak yine de kurgusal kitapları okumayı severlere tavsiye edebileceğim. Evett! Heyecan, ihanet, şiddet, entrikalarla örülmüş olaylar zinciri okumanıza keyif ve heyecan katacaktır. Ancak benim gibi hayatın gerçekleri ile yakından ilgili olan okurseverlere ise tercihlerini başka kitaplardan yana kullanmalarını tavsiye ediyorum.

KONU İTİBARİ İLE, bir iç savaş sonrası Amerika Birleşik Devletlerinin büyük bir bölümü İslam Cumhuriyetine dönüşür. Ülkenin geri kalan kısmıysa azınlık olarak Hıristiyan kalarak bağımsız bir toplum olarak varlığını sürdürür. Bu büyük değişimin sonucunda New York, Washington ve Mekke'de birbiri ardına meydana gelen nükleer patlamaların sorumluları olarak İsrail gösterilir ve bu olay tarihe Siyonist İhaneti adıyla geçer. Yeni gelişen toplumda da Amerikan futbolu, Oscar ödülleri gibi kültürel etkinliklerle Birlikte sokaklarda da ezan sesleri yankılanmaktadır. İnsanlar terörist saldırılara maruz kalma korkusu içinde hayatlarını devam ettirmektedirler. Bu yeni düzenin içerisinde genç, güzel ve de cesur bir tarihçi olan Sarah Doughan Siyonist İhanetin kesinlikle İsrail le ilgili olmadığına dair sarsıcı bir takım bulguların bulunduğu doktora tezini kitap olarak yayınlatır. Sarah’ın bulgularına göre bu büyük olayın ardında İsrail yerine tüm dünyayı ele geçirmeyi planlayan zengin müslüman bir adam vardır. Sarah 'ın araştırmalarından bir hayli rahatsızlık duyan bu zengin adam sonunda Sarah' ın ve sevgilisi Rakkim in peşine Darwin i takar. Rakkim görev yaptığı ekipten ayrılmış eski bir müslüman fedayeendir. Darwin'de aynı Rakkim gibi özel bir takım eğitimlerden geçmiş üstün niteliklere sahip bir fedayeendir. Darwin çok tehlikeli, piskopat ruhlu bir katildir ve Sarah ile Rakkim’in korkulu rüyalarıdır. Hayatta kalabilmek için Rakkim, Darwin' i öldürmek zorundadır. Ancak bu o kadar da kolay olmayan, şimdiye kadar almış olduğu en zor görevlerden biridir. Bu gergin, endişe dolu kovalamaca Amerika İslam Cumhuriyeti' nin merkezinden, kanun kaçaklarının hüküm sürdüğü ıssız arazilere, Las Vegas' ın parıltılı caddelerine kadar uzanmaktadır. Sarah ve Rakkim, bir tarafta hayatta kalmak için böylesine bir çaba gösterirlerken, diğer taraftan da gerçeği tüm dünyaya açıklayabilmenin mücadelesi içindedirler...

Sağlıklı, mutlu, bol okumalı bir hafta diliyorum herkese.Sevgiler.