
28 Eylül 2008 Pazar
23 Eylül 2008 Salı
Evde Nefret Edilesi Durumlar...Ve geciken Mimim:(
Sevgili arkadaşlarım Pandora ve Fikrimin İnce Gülleri pişti olmuşlar ve birbirlerinden habersiz "Evde Nefret Edilesi Durumlar" konusunda beni mimlemişler.Ama benim ayıbımda geciktirmiş olmam.Arkadaşlar sizlerden de özür diliyorum ve sizlerin tarafından hatırlanıyor olduğum içinde ayrıca onur duyuyorum.
Sevgilerimle birlikte, teşekkürlerimi sunuyor ve hemen yazmaya başlıyorum...
Evim evim yine de güzel evim benim...
Malum iki kız anasıyım. Büyük kızım dokuz, küçük kızım da henüz iki buçuk yaşında.O nedenle benim evim sık sık savaş meydanına dönüşüyor.Evin her yeri yerle bir oluyor ve sürekli evde eşimde bende bir dakika bile oturmamacasına evde toplama eylemine maruz kalıyoruz. Çocuklar evi nedense terli toplu sevmiyorlar.Çok yoruluyorum ama sağlık olsun geçici dönem diyorum. Allahın izni ile bu da geçecek diyorum ama Evimin zaman zaman dağınıklığından nefret ediyorum.. Benim çamaşır makinam da hiç durmaz. Zavallım yine de iyi dayandı. Neredeyse on senedir hiç durmadan çalışıyor, oda biraz geceleri dinleniyor ama bütün gün o çamaşırları yıkamaktan, bense onları makinadan çıkarıp, asıp kurutmaktan, sonra da kuruyanları toplayıp dolaba yerleştirmekten, ütülenecekleri ütülemekten helak oluyoruz.Çamaşır yıkatmaktan nefret ediyorum,onları toplamak dolaba yerleştirmek ve ütü yapmaktan da. Zaman zaman isyan bayraklarını çekiyorum, bakalım çamaşır makinam ne zaman çekecek isyan bayraklarını.Yine de iyi dayandı zavallıcık diye düşünüyorum...Çöp olayından da nefret ediyorum.Her akşam poşet poşet çöpleri hazırlamak,işten gelince birde onlarla uğraşmaktan nefret ediyorum. Ama sanıyorum çöp öğütücü makinalar varmış.Henüz onlarla tanışmadım ama.En kısa zamanda tanışmalıyım, umarım beni bu nefret edilesi durumdan kurtarır.Son olarak da alışverişten geldiğimizde alışveriş malzemelerini yerlerine yerleştirmekten nefret ederim ama neyse ki o konu da eşimle nötürüz.Çünkü evlendiğimizden beri eşim alışverişten geldiğinde "bunları yerlerine yerleştirmeyi çok seviyorum" dedi ve ben de kendi kendime "ohhh be!.. beni bu dertten kurtardın" dedim. Bir de severek haz alarak yapması benim işimi daha da kolaylaştırdı.Bunları kendisine söylemedim ama... Sadece içimden geçenler... İlk burada paylaşıyorum.On yıldan sonra bu yazımı okuma fırsatı bulabilirse buradan öğrenecek canım benim...
Düşünsem daha çıkabilir ama yeter sanıyorum. Herşeyden önce hastalık derecesinde titiz, hijenik, tertipli bir insan iken; şimdi kendi kendime telkinlerle sabırlı olmayı, geçici bir dönem olduğunu sakin ve rahat olmam gerektiğini düşünerek rahatlıyorum ve ailem ile paylaştığım her anın tadını çıkarmaya bakıyorum.Çünkü onları çok ama çok seviyorum...
NOT: Yaa! İçimden geçtiği gibi yazdım.Ruhumdan kalemime bunlar döküldü..Sevgiyle ve sağlıkla kalın.
Ben de bu pası bu sefer "isteyen herkes alabilir" diyorum.Birçok blogcu arkadaşım bu konuda yazdı çünkü...
Sevgilerimle birlikte, teşekkürlerimi sunuyor ve hemen yazmaya başlıyorum...
Evim evim yine de güzel evim benim...
Malum iki kız anasıyım. Büyük kızım dokuz, küçük kızım da henüz iki buçuk yaşında.O nedenle benim evim sık sık savaş meydanına dönüşüyor.Evin her yeri yerle bir oluyor ve sürekli evde eşimde bende bir dakika bile oturmamacasına evde toplama eylemine maruz kalıyoruz. Çocuklar evi nedense terli toplu sevmiyorlar.Çok yoruluyorum ama sağlık olsun geçici dönem diyorum. Allahın izni ile bu da geçecek diyorum ama Evimin zaman zaman dağınıklığından nefret ediyorum.. Benim çamaşır makinam da hiç durmaz. Zavallım yine de iyi dayandı. Neredeyse on senedir hiç durmadan çalışıyor, oda biraz geceleri dinleniyor ama bütün gün o çamaşırları yıkamaktan, bense onları makinadan çıkarıp, asıp kurutmaktan, sonra da kuruyanları toplayıp dolaba yerleştirmekten, ütülenecekleri ütülemekten helak oluyoruz.Çamaşır yıkatmaktan nefret ediyorum,onları toplamak dolaba yerleştirmek ve ütü yapmaktan da. Zaman zaman isyan bayraklarını çekiyorum, bakalım çamaşır makinam ne zaman çekecek isyan bayraklarını.Yine de iyi dayandı zavallıcık diye düşünüyorum...Çöp olayından da nefret ediyorum.Her akşam poşet poşet çöpleri hazırlamak,işten gelince birde onlarla uğraşmaktan nefret ediyorum. Ama sanıyorum çöp öğütücü makinalar varmış.Henüz onlarla tanışmadım ama.En kısa zamanda tanışmalıyım, umarım beni bu nefret edilesi durumdan kurtarır.Son olarak da alışverişten geldiğimizde alışveriş malzemelerini yerlerine yerleştirmekten nefret ederim ama neyse ki o konu da eşimle nötürüz.Çünkü evlendiğimizden beri eşim alışverişten geldiğinde "bunları yerlerine yerleştirmeyi çok seviyorum" dedi ve ben de kendi kendime "ohhh be!.. beni bu dertten kurtardın" dedim. Bir de severek haz alarak yapması benim işimi daha da kolaylaştırdı.Bunları kendisine söylemedim ama... Sadece içimden geçenler... İlk burada paylaşıyorum.On yıldan sonra bu yazımı okuma fırsatı bulabilirse buradan öğrenecek canım benim...
Düşünsem daha çıkabilir ama yeter sanıyorum. Herşeyden önce hastalık derecesinde titiz, hijenik, tertipli bir insan iken; şimdi kendi kendime telkinlerle sabırlı olmayı, geçici bir dönem olduğunu sakin ve rahat olmam gerektiğini düşünerek rahatlıyorum ve ailem ile paylaştığım her anın tadını çıkarmaya bakıyorum.Çünkü onları çok ama çok seviyorum...
NOT: Yaa! İçimden geçtiği gibi yazdım.Ruhumdan kalemime bunlar döküldü..Sevgiyle ve sağlıkla kalın.
Ben de bu pası bu sefer "isteyen herkes alabilir" diyorum.Birçok blogcu arkadaşım bu konuda yazdı çünkü...
22 Eylül 2008 Pazartesi
İLGİNÇ BİR GÖKYÜZÜ...
20 Eylül 2008 Cumartesi
Melekli Kutu...

Şimdi yapımını anlatmak istiyorum.Görmüş olduğunuz gibi kare şeklinde medefe bir kutu.Önce zımparadan geçirildikten sonra lacivert boya ile iki kat boyadım. Üzerine beyaz ağaç tutkal sürdüm.Daha sonra da beyaz yağlı kağıdı buruşturup, tutkalın üzerine büzgülü şekilde yapıştırdım ve kurumaya bıraktım. Böylece yüzeyi sertleşti.Daha sonra da tekrar iki kat boyadım ve yine kurumaya bıraktım. Kuruduktan sonra da yaldızlı parmak boyasıyla hareketlilik verdim.İki üç kat vernik sürdüm.Verniğimizde kuruduktan sonra üzerine; yine lacivert boya ile boyayıp,parmak boyası sürüp, vernikleyip kuruttuğum polyester meleği
yapıştırdım ve bir kat daha vernik sürdüm.
18 Eylül 2008 Perşembe
Bir Kadın Ne ister? Yine Bir Mim ve Sobeee...
Sevgili Yaşamın Kıyısında "Bir Kadın Ne İster?" Konusunda beni mimlemişler.Kendilerine teşekkür ediyorum ve birazcıkta geciktirdiğim için sevgili Nur ablacığım'dan özür dileyerek hemen yazmaya koyuluyorum.
Daha önce de söylediğim gibi her birimiz bir birey olduğumuz için beklentilerimiz ve isteklerimiz, 3 aşağı, 5 yukarı aynı olsa da herkesin istekleri değişiklik arzeder diye düşünüyorum. O nedenle ben de bu yazımı "Ben Ne İsterim" şeklinde yazmak istiyorum.Öncelikle bu konuda zorlandığımı açıkça itiraf etmeliyim. Çünkü aklıma kliseleşmiş şeylerden başka şey gelmedi. Kadın, sevmek ve sevilmek ister, kadın anlayış, hoşgörü bekler, kadın saygı görmek, değer verilmek, önemsenmek vs.vs.....
Herkesin arzu ettiği ve ihtiyaç duyduğu durumlar farklı farklıdır.Bu nedenle ben "Bir insan, bir birey olarak ne isterim?" Ben bir birey olarak hayatımı sağlıklı, mutlu, huzurlu ve sevgi dolu yaşamak isterim ailem, sevdiklerim ve tüm dostlarım ile birlikte. Çocuklarıma güzel bir dünya bırakmak isterim. Onların sağlıklı, huzurlu bir ortamda büyümelerini isterim.Kendilerine, vatana, millete ve insanlığa faydalı ve hayırlı bir birey olarak yetiştirmek isterim.Bir kadın evinde mutlu, huzurlu olmak ister. Kocası tarafından büyük bir aşkla sevilmek ve sayılmak ister. Mutlu ve huzur dolu bir yuvası olsun ister. Çok şükür bunların hepsine sahibim. Mutluyum, huzurluyum. İşim gücüm yerinde. Dünya tatlısı iki kızım var. İhtiyacımız olan herşeye sahibim. Daha ne isteyebilirim ki?
Allahıma şükrediyorum ve ağız tatlılığı, sağlık, mutluluk ve huzur diliyorum cümlemizle birlikte.Sevgilerimle...
Bende bu pası, Muhabbet Çiçeğim, Gökkuşağımın Rengine ve Lola lolamıza gönderiyorum.Hadi bakalım kızlar şimdide sizden beklentilerinizi okuyalım.Sevgilerimle...
Sırada Pandoracığım ve Fikrimin ince Gülleri beni de dahil ettikleri "Evde Nefret Edilesi Durumlar"la ilgili blog oyunumuz var. Canlarım en kısa zamanda onu da yazacağım...Sevgilerimle...
Daha önce de söylediğim gibi her birimiz bir birey olduğumuz için beklentilerimiz ve isteklerimiz, 3 aşağı, 5 yukarı aynı olsa da herkesin istekleri değişiklik arzeder diye düşünüyorum. O nedenle ben de bu yazımı "Ben Ne İsterim" şeklinde yazmak istiyorum.Öncelikle bu konuda zorlandığımı açıkça itiraf etmeliyim. Çünkü aklıma kliseleşmiş şeylerden başka şey gelmedi. Kadın, sevmek ve sevilmek ister, kadın anlayış, hoşgörü bekler, kadın saygı görmek, değer verilmek, önemsenmek vs.vs.....
Herkesin arzu ettiği ve ihtiyaç duyduğu durumlar farklı farklıdır.Bu nedenle ben "Bir insan, bir birey olarak ne isterim?" Ben bir birey olarak hayatımı sağlıklı, mutlu, huzurlu ve sevgi dolu yaşamak isterim ailem, sevdiklerim ve tüm dostlarım ile birlikte. Çocuklarıma güzel bir dünya bırakmak isterim. Onların sağlıklı, huzurlu bir ortamda büyümelerini isterim.Kendilerine, vatana, millete ve insanlığa faydalı ve hayırlı bir birey olarak yetiştirmek isterim.Bir kadın evinde mutlu, huzurlu olmak ister. Kocası tarafından büyük bir aşkla sevilmek ve sayılmak ister. Mutlu ve huzur dolu bir yuvası olsun ister. Çok şükür bunların hepsine sahibim. Mutluyum, huzurluyum. İşim gücüm yerinde. Dünya tatlısı iki kızım var. İhtiyacımız olan herşeye sahibim. Daha ne isteyebilirim ki?
Allahıma şükrediyorum ve ağız tatlılığı, sağlık, mutluluk ve huzur diliyorum cümlemizle birlikte.Sevgilerimle...
Bende bu pası, Muhabbet Çiçeğim, Gökkuşağımın Rengine ve Lola lolamıza gönderiyorum.Hadi bakalım kızlar şimdide sizden beklentilerinizi okuyalım.Sevgilerimle...
Sırada Pandoracığım ve Fikrimin ince Gülleri beni de dahil ettikleri "Evde Nefret Edilesi Durumlar"la ilgili blog oyunumuz var. Canlarım en kısa zamanda onu da yazacağım...Sevgilerimle...
12 Eylül 2008 Cuma
Evliliğe Dair...

Etiketler:
Alıntı,
BANA DAİR,
EVİMİN HALLERİ,
HAYATA DAİR,
hikaye,
KADINA DAİR
6 Eylül 2008 Cumartesi
Taşların Sihirli Gücü...

Herbirinin ayrı ayrı adları ve insan vücuduna ve ruhsal sağlığına olumlu katkıları vardır.
Bu taşları birçok yerden bulmak mümkün tabii. Taşları işleyen özel yerler var.Bunların ismini ve ne işe yarayacaklarını öğrenip, takı olarak veya evlerimizde biblo eşya olarak kullanabiliriz.İşlettikten sonra tabii.
Ben bu taşların resimlerini Ankara Karum'da bir mağazadan aldım.Bu mağazada taşların orjinal halleri ile işlenmiş halleri de mevcuttu.Takı olarak veya biblo olarak kullanabileceğiniz şekilde işlenmiş halleri de vardı.Ya da Samanpazarı tarafında özellikle bu işler ile uğraşan bir esnaf kitlesi var oradan da temin edebilir veya zevkinize göre işlenmiş hallerini alıp kendinizde takılar yapabilirsiniz veya yaptırabilirsiniz. Hem şıklık, hem de sağlık için kullanmanızı tavsiye ederim.(Yandaki tabaktaki taşlar da bana ait).Bende fırsat bulamadım bir türlü ama Samanpazarı'ndaki bu yerlere ilk fırsatta gidip toptan bir alışveriş yapacağım. Yapacağım takılarımda imitasyon taşlar yerine bu taşlardan alıp kullanmayı düşünüyorum artık.



Ametist :Negatif eletrik yükü taşıdığı için insanlarda bulunulan fazla eletriği alma özelliğine sahip.Beyin gücünü yükseltiyor.Kuvvetli bir kan temizleyici.Pembe kuvars ile kullanıldığında aklı güçlendirip, kalbi koruduğuna inanılır.Halk arasında büyüye karşı koruyucu olduğu söylenir.Tarih boyunca alkoliklere de iyi geldiğine inanılmış ve bu amaçlada kullanılmış.kara sevda ve tutkuların şifası olarak da görülür.

Aytaşı :Ayın parıltısını yansıttığı düşüncesi ile bu ismi alan Aytaşı, kramplara,bacak ağrılarına, sırt ağrılarına iyi geldiği söyleniyor.Duygusal dengeleyici özelliği ile olaylardan çabuk etkilenen insanlara da iyi geldiği söyleniyor.Kişilerde egoizmi giderdiği, kadınlarda hormon seviyesini dengelediği de söyleniyor.
Oniks :Kaygı azaltıcı bir etkiye sahiptir.Özellikle gelecek kaygısı duyanlara iyi gelen bir taştır.Kontrol ve denge unsuru olarak da kabul ediliyor.Bağımlılıklardan kurtulmaya da yardımcı oluyor.
Kehribar :Taş olarak bilinir ancak reçinenin taşlaşması sonucu oluşmuş.Çok yumuşak ve çok hafiftir.Yaydığı sıcaklık,enfeksiyonu önlediği ve soğuk algınlığına iyi geldiği düşünüldüğü için boyun bölgesinde kullanılır.Boyunda taşınması ile guatr,astım, bronşit ve alerjiye iyi geldiği düşünülüyor.Ağrıyan yerlere konulduğunda ağrıları hafifletir.Takıntılara karşı iyi geldiği söylenir.Sol elde oynandığında bedenin elektriğini toplar.Elektrik yükünü azalttığı için depresyona karşı da iyi gelir.

Kuvars Kristali:Enerji simgesidir.Kişinin çevresinde oluşan negatif elektriği yok ettiği gibi, pozitif enerji toplar.Üstündeki enerji vücuda girerek yaşlanmayı geciktirir.Tansiyonu düzenler.Cep telefonu ve bilgisayarın yaydığı radyasyondan etkilenmemek amacıyla da kullanılır.Duygusal dengeleyicidir.Beyin fonksiyonlarını uyarır.Kuvars özellikle güç ve canlılık kaybına karşı koruma sağladığına inanılır.Terapi kürlerinin en önemli malzemeleridir.Meditasyonda kullanılır.Aşk taşı denilen pembe olanı nefret,kıskançlık,korku ve suçluluk duygularını ortadan kaldırır.Ruh inceliğinin sembolüdür.
4 Eylül 2008 Perşembe
ŞIK MI,RÜKÜŞ MÜ?...:)





Kaydol:
Kayıtlar (Atom)